Kaçar Şahı Nâsıruddîn döneminde (1848-1896), Mirza Muhammed Ali Şîrâzî-yi Nakîb-ül’ Memâlik tarafından ortaya çıkarılan “Emir Ersalân-ı Nâmdâr” (Emir Ersalân) hikâyesi, en meşhur Farsça halk hikâyeleri arasında yerini almıştır. Bu hikâye hem en güzel, en meşhur halk destanlarından biri hem de Farsça halk hikâyelerinin en son örneği sayılmıştır. Ayrıca İran’da hikâye ve roman türüne dâhil edilen “Emir Ersalân-ı Nâmdâr” hikâyesi, Farsça halk destanlarının ortaya çıkış yeri olarak adlandırılmaktadır.1 Bazı araştırmacılara göre, mitlerden ve eski geleneklerden ortaya çıkan halk hikâyelerinin sözlü rivayetlerden sayılması gerekmektedir. Halk hikâyeleri, daha çok sözlü biçimde nesilden nesile aktarılmaktadır.
Kaçar Şahı Nâsıruddîn döneminde (1848-1896), Mirza Muhammed Ali Şîrâzî-yi Nakîb-ül’ Memâlik tarafından ortaya çıkarılan “Emir Ersalân-ı Nâmdâr” (Emir Ersalân) hikâyesi, en meşhur Farsça halk hikâyeleri arasında yerini almıştır. Bu hikâye hem en güzel, en meşhur halk destanlarından biri hem de Farsça halk hikâyelerinin en son örneği sayılmıştır. Ayrıca İran’da hikâye ve roman türüne dâhil edilen “Emir Ersalân-ı Nâmdâr” hikâyesi, Farsça halk destanlarının ortaya çıkış yeri olarak adlandırılmaktadır.1 Bazı araştırmacılara göre, mitlerden ve eski geleneklerden ortaya çıkan halk hikâyelerinin sözlü rivayetlerden sayılması gerekmektedir. Halk hikâyeleri, daha çok sözlü biçimde nesilden nesile aktarılmaktadır.