Fehmü'l Kur'an - Siyer Eşliğinde Kur'anı Anlamak (3 Cilt Takım) (Ciltli) Nüzul Sırasına Göre Tefsir

Stok Kodu:
9786055793746
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
1513
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2023-05
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
2. Hamur
Orijinal Adı:
Fehmü'l-Kur'ani'l Hakim
%22 indirimli
2.550,00TL
1.989,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 243,10TL
KARGO BEDAVA
Temin süresi 1-3 gündür.
9786055793746
1107856
Fehmü'l Kur'an - Siyer Eşliğinde Kur'anı Anlamak (3 Cilt Takım) (Ciltli)
Fehmü'l Kur'an - Siyer Eşliğinde Kur'anı Anlamak (3 Cilt Takım) (Ciltli) Nüzul Sırasına Göre Tefsir
1989.00

Muhammed abid el-Cabiri’nin bu tefsirde savunduğu iki temel husus bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, “mutabakatu mesari’t-tenzil li mesireti’d-da’ve” şeklinde ifade ettiği, Kur’an’ı Hz. Peygamber’in sireti eşliğinde okuma prensibidir. Bu prensip uyarınca Cabiri, Hz. Peygamber’in yaklaşık yirmi üç yıl süren siretini yedi aşamaya ayırır ve her bir aşamada Kur’an’ın tebliğ seyrinin ve Hz. Peygamber’in davet sürecinin hangi durumda olduğunu etraflıca tasvir eder. Bu noktada ibn Hişam’ın Siyeri ve es-Siretu’l-Halebiyye gibi kaynakların yanı sıra Taberi tefsirinden ve Vahıdi’nin Esbab-ı nüzûl’ünden istifade ederek hangi aşamada hangi sûrelerin inzal edilmiş olduğunu tespit etmeye çalışır. ardından da bu sûreleri, inzal edilmiş oldukları aşamanın koşullarını dikkate alarak tefsir etmeye çalışır. İkincisi de “vahdetu’s-süver/vahdetü’n-nass” şeklinde ifade ettiği, sûrelerin iç bütünlüğünü esas alma prensibidir. Esbab-ı nüzûl rivayetlerine yönelik çeşitli eleştiriler yapan Cabiri, nihayetinde bu rivayetlerin tefsir için tek başına yeterli olmadığını ifade etmekte ve daha genel bir çerçeve olarak “Kur’an metninin iç bütünlüğü” ilkesini önermektedir. Bu yaklaşım çerçevesinde sûrelerin Hz. Peygamber’in tevcihatı doğrultusunda teşekkül ettirilmiş olmasına (tevkifilik) işaret etmekte ve herhangi bir ayetin özellikle bir sûrede yer alması gerektiğinin Hz. Peygamber tarafından söylenmiş olmasının, o ayetin bizzat o sûrede belli bir anlama delalet edecek olmasına işaret ettiğini savunmaktadır. Tevkifiliği bu şekilde değerlendiren Cabiri’ye göre, artık Kur’an metninde “nesh edilmiş olan” yani metnin bütünsel anlamına katkısı olmayan bir ayetin bulunması mümkün değildir. Cabiri’nin savunduğu bu yöntem, metodolojik bir teklif olarak yeni ve özgün olmakla beraber, klasik tefsirde karşılığı bulunmayan büsbütün çağdaş bir olgu da değildir. Nitekim bizzat Cabiri’nin kendisinin de sıklıkla tespit ettiği ve tefsirinde çok yerde işaret ettiği üzere, klasik tefsirde hem Kur’an’ın metin içi bütünlüğüne hem de nüzûl ortamına vurgu yaparak ayetleri tefsir etmenin bolca örnekleri mevcuttur. Cabiri’nin meziyeti, bunu bir “tefsir yöntemi” olarak önermiş olmasıdır.

Muhammed abid el-Cabiri’nin bu tefsirde savunduğu iki temel husus bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, “mutabakatu mesari’t-tenzil li mesireti’d-da’ve” şeklinde ifade ettiği, Kur’an’ı Hz. Peygamber’in sireti eşliğinde okuma prensibidir. Bu prensip uyarınca Cabiri, Hz. Peygamber’in yaklaşık yirmi üç yıl süren siretini yedi aşamaya ayırır ve her bir aşamada Kur’an’ın tebliğ seyrinin ve Hz. Peygamber’in davet sürecinin hangi durumda olduğunu etraflıca tasvir eder. Bu noktada ibn Hişam’ın Siyeri ve es-Siretu’l-Halebiyye gibi kaynakların yanı sıra Taberi tefsirinden ve Vahıdi’nin Esbab-ı nüzûl’ünden istifade ederek hangi aşamada hangi sûrelerin inzal edilmiş olduğunu tespit etmeye çalışır. ardından da bu sûreleri, inzal edilmiş oldukları aşamanın koşullarını dikkate alarak tefsir etmeye çalışır. İkincisi de “vahdetu’s-süver/vahdetü’n-nass” şeklinde ifade ettiği, sûrelerin iç bütünlüğünü esas alma prensibidir. Esbab-ı nüzûl rivayetlerine yönelik çeşitli eleştiriler yapan Cabiri, nihayetinde bu rivayetlerin tefsir için tek başına yeterli olmadığını ifade etmekte ve daha genel bir çerçeve olarak “Kur’an metninin iç bütünlüğü” ilkesini önermektedir. Bu yaklaşım çerçevesinde sûrelerin Hz. Peygamber’in tevcihatı doğrultusunda teşekkül ettirilmiş olmasına (tevkifilik) işaret etmekte ve herhangi bir ayetin özellikle bir sûrede yer alması gerektiğinin Hz. Peygamber tarafından söylenmiş olmasının, o ayetin bizzat o sûrede belli bir anlama delalet edecek olmasına işaret ettiğini savunmaktadır. Tevkifiliği bu şekilde değerlendiren Cabiri’ye göre, artık Kur’an metninde “nesh edilmiş olan” yani metnin bütünsel anlamına katkısı olmayan bir ayetin bulunması mümkün değildir. Cabiri’nin savunduğu bu yöntem, metodolojik bir teklif olarak yeni ve özgün olmakla beraber, klasik tefsirde karşılığı bulunmayan büsbütün çağdaş bir olgu da değildir. Nitekim bizzat Cabiri’nin kendisinin de sıklıkla tespit ettiği ve tefsirinde çok yerde işaret ettiği üzere, klasik tefsirde hem Kur’an’ın metin içi bütünlüğüne hem de nüzûl ortamına vurgu yaparak ayetleri tefsir etmenin bolca örnekleri mevcuttur. Cabiri’nin meziyeti, bunu bir “tefsir yöntemi” olarak önermiş olmasıdır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat