“Temmuz 326 [1910] tarihinde kurmuş olduğumuz Teceddüd-i İlmî ve Felsefî Kütüphanesi kuruluş tarihinden itibaren bir ve nihayet birçok sene zarfında on bir adet önemli kitap yayınlanmasına muvaffak olmuş ve pek büyük bir rağbetle karşılanmıştı. Memleketimizde ilk defa felsefe duygusunu uyandıran ve ilk defa felsefi eserler yayınlayan bu kütüphane aydın Osmanlı gençlerinin ilerlemeye istidatlı dimağlarını ciddi felsefi okumalar ile beslemiş ve en küçük âilelerden en büyük salonlara, özel öğretimden, resmi mekteplerin programlarına kadar bu önemli konuları ithale muvaffak olmuştur. Bundan üç sene evvel bu memlekette felsefe mevcut değildi, hatta felsefeden bahsedebilmek için lazım gelen dil yoktu. Biz bu dili –birçok noksanlarıyla beraber– kurmuş olmakla iftihar ederiz. Bugün birçok muhterem yazarlarımız tarafından kullanılan felsefi terimlerin yüzde sekseni bize aittir. Bu hususta gayretli yoldaşlarımızdan Abdullah Cevdet, Rıza Tevfik, Subhi Edhem, Ziyâ, Cânib, Memdûh Beylerle kütüphanemiz kurucularından ve materyalizm mesleğinin en hararetli savunucularından kardeşim Ahmed Nebil Bey'e gerçekleşmiş olan himmet ve yardımlarından dolayı bilhassa teşekkür ve minnettarlık arz ederim.
Bir aralık muharebe dolayısıyla ufak bir sekteye uğrayan yayınlarımıza sonradan şu mecmua ile devam ettik. Bu defa durumun iyileşmesi dolayısiyle kitaplarımıza da başlıyoruz. Birkaç güne kadar mekteblere mahsus olan Muhtasar Felsefe'miz ve onun arkasından Felsefe Tarihi'nin üçüncü cildi yayınlanacaktır.
Felsefe Mecmuası'nın onuncu nüshasıyla Birinci Cilt'i tamamlanmış olduğundan önümüzdeki haftadan itibaren İkinci Cilt'ini yayınlamaya başlayacağız. Mesleğimiz yine evvelki mesleğimizdir. İçeriği daha ziyade çeşitlendirmeye çalışmak ve okurlarımızı bilimler ve fenlerin hakiki neticeleriyle menfaatdâr etmek de programımızın esaslı bir maddesini teşkil eder.”
“Temmuz 326 [1910] tarihinde kurmuş olduğumuz Teceddüd-i İlmî ve Felsefî Kütüphanesi kuruluş tarihinden itibaren bir ve nihayet birçok sene zarfında on bir adet önemli kitap yayınlanmasına muvaffak olmuş ve pek büyük bir rağbetle karşılanmıştı. Memleketimizde ilk defa felsefe duygusunu uyandıran ve ilk defa felsefi eserler yayınlayan bu kütüphane aydın Osmanlı gençlerinin ilerlemeye istidatlı dimağlarını ciddi felsefi okumalar ile beslemiş ve en küçük âilelerden en büyük salonlara, özel öğretimden, resmi mekteplerin programlarına kadar bu önemli konuları ithale muvaffak olmuştur. Bundan üç sene evvel bu memlekette felsefe mevcut değildi, hatta felsefeden bahsedebilmek için lazım gelen dil yoktu. Biz bu dili –birçok noksanlarıyla beraber– kurmuş olmakla iftihar ederiz. Bugün birçok muhterem yazarlarımız tarafından kullanılan felsefi terimlerin yüzde sekseni bize aittir. Bu hususta gayretli yoldaşlarımızdan Abdullah Cevdet, Rıza Tevfik, Subhi Edhem, Ziyâ, Cânib, Memdûh Beylerle kütüphanemiz kurucularından ve materyalizm mesleğinin en hararetli savunucularından kardeşim Ahmed Nebil Bey'e gerçekleşmiş olan himmet ve yardımlarından dolayı bilhassa teşekkür ve minnettarlık arz ederim.
Bir aralık muharebe dolayısıyla ufak bir sekteye uğrayan yayınlarımıza sonradan şu mecmua ile devam ettik. Bu defa durumun iyileşmesi dolayısiyle kitaplarımıza da başlıyoruz. Birkaç güne kadar mekteblere mahsus olan Muhtasar Felsefe'miz ve onun arkasından Felsefe Tarihi'nin üçüncü cildi yayınlanacaktır.
Felsefe Mecmuası'nın onuncu nüshasıyla Birinci Cilt'i tamamlanmış olduğundan önümüzdeki haftadan itibaren İkinci Cilt'ini yayınlamaya başlayacağız. Mesleğimiz yine evvelki mesleğimizdir. İçeriği daha ziyade çeşitlendirmeye çalışmak ve okurlarımızı bilimler ve fenlerin hakiki neticeleriyle menfaatdâr etmek de programımızın esaslı bir maddesini teşkil eder.”