"Yılanlı kuyu" eski tip bir hapishaneye de atılmış olmakla beraber, yeni tip bir hapishanenin sözüm ona F tipi villasındayım!.. Halimi, hali biliyorum!.. Halim, halinin denizinde bir kova su katığı!.. Öyla sarkıyorum meseleye!.. Yeni tip bu cinnet yatağının "F" aslında F değildir!.. Bir ters çeviriş halinde, kabası üzerine oturtulup ayakları ufki uzatılmış, tırnakları göstertilen ilk mektep talebeleri gibi elleri de, ayaklarına paralel halde ufki uzatılmış bir adamın silüet şeklidir!.. İki el ve iki ayağı ufka doğru uzatılmış iki paralel çizgi sayın... Bu iki paralel çizgiyi, diplerinden amudi vaziyette kesen bir gövde ve ucunda baş olmayan bir boyun çizgisiyle tamamlanmasının resmidir F!... Bir sureti resmeden, bir şekil remzi!...
-"Ayaklanmak, kıyamlanmaktır!... Otur ve uzat ayaklarını!..."
-"Eller, cemiyete doğru insanın tasarruf hamlesidir!... Görebileceğimiz halde tut ve uzat!..."
-"Baş mı?.. Baş sana ne lazım!.. Çeneden itibaren altı yeter!.. Kopar ve at!...
-"Otur, uzat, at!.." F tipinin F'si, üçlü bir formilasyon halinde budur!...
Milyonların izlediği ana haber bültenleri ve yine milyonların okuduğu gazete manşetlerinde, türlü adi yakıştırmayla birlikte adım örgüt lideri olarak anıldı!.. Hapis yattık!.. Yargılanmamıza mesnet olabilecek tek şey bile bulunamadığından ya da uyduralamadığından, dava bile açılmaksızın-açılamaksızın beraat ettik!.. "Polis-Adliye-Medya" teslisiyle kurulan tezgahın jurnalini avaz avaz bağıran hoparlörler, beraat ettiğimizi kendi hıçkırığı çapında olsun ne bir sesle, ne tek bir kare ne tek bir satırla görmedi, göstermedi!.. İnternet arama motorlarına ismimizi yazanlar hala aynı iftiraların geçit alayını çarşaf çarşaf temaşa edebilirler!.. İşin içinde bir de insanımızın, duvarın ardına bile dolanıp bakmaktan aciz uyuşukluk ve vurdumduymazlığını koyun ve namımıza bir daha düşünün: Meseleleri, gökyüzüne kurulmuş iftira bilbordlarından takip etmek ucuzculuk ve kolaycılığı varken, şimdi biz kimi, çıkmaz sokaklarımızdaki duvar ilanlarımızın başına çekebilecek, hadiseleri bütün hakikati ve ciğeriyle kaç kişiye anlatabileceğiz!.. Hiç bir şey yapmamış olmaktansa, bir ameliyede bulunmuş olmak namına en azından bir tuğla koymak, ne kadar onurlu ve ne kadar cesuranedir!.. İşte elinizdeki bu eser, tarafımızca koyulmuş o tuğladır!..
"Yılanlı kuyu" eski tip bir hapishaneye de atılmış olmakla beraber, yeni tip bir hapishanenin sözüm ona F tipi villasındayım!.. Halimi, hali biliyorum!.. Halim, halinin denizinde bir kova su katığı!.. Öyla sarkıyorum meseleye!.. Yeni tip bu cinnet yatağının "F" aslında F değildir!.. Bir ters çeviriş halinde, kabası üzerine oturtulup ayakları ufki uzatılmış, tırnakları göstertilen ilk mektep talebeleri gibi elleri de, ayaklarına paralel halde ufki uzatılmış bir adamın silüet şeklidir!.. İki el ve iki ayağı ufka doğru uzatılmış iki paralel çizgi sayın... Bu iki paralel çizgiyi, diplerinden amudi vaziyette kesen bir gövde ve ucunda baş olmayan bir boyun çizgisiyle tamamlanmasının resmidir F!... Bir sureti resmeden, bir şekil remzi!...
-"Ayaklanmak, kıyamlanmaktır!... Otur ve uzat ayaklarını!..."
-"Eller, cemiyete doğru insanın tasarruf hamlesidir!... Görebileceğimiz halde tut ve uzat!..."
-"Baş mı?.. Baş sana ne lazım!.. Çeneden itibaren altı yeter!.. Kopar ve at!...
-"Otur, uzat, at!.." F tipinin F'si, üçlü bir formilasyon halinde budur!...
Milyonların izlediği ana haber bültenleri ve yine milyonların okuduğu gazete manşetlerinde, türlü adi yakıştırmayla birlikte adım örgüt lideri olarak anıldı!.. Hapis yattık!.. Yargılanmamıza mesnet olabilecek tek şey bile bulunamadığından ya da uyduralamadığından, dava bile açılmaksızın-açılamaksızın beraat ettik!.. "Polis-Adliye-Medya" teslisiyle kurulan tezgahın jurnalini avaz avaz bağıran hoparlörler, beraat ettiğimizi kendi hıçkırığı çapında olsun ne bir sesle, ne tek bir kare ne tek bir satırla görmedi, göstermedi!.. İnternet arama motorlarına ismimizi yazanlar hala aynı iftiraların geçit alayını çarşaf çarşaf temaşa edebilirler!.. İşin içinde bir de insanımızın, duvarın ardına bile dolanıp bakmaktan aciz uyuşukluk ve vurdumduymazlığını koyun ve namımıza bir daha düşünün: Meseleleri, gökyüzüne kurulmuş iftira bilbordlarından takip etmek ucuzculuk ve kolaycılığı varken, şimdi biz kimi, çıkmaz sokaklarımızdaki duvar ilanlarımızın başına çekebilecek, hadiseleri bütün hakikati ve ciğeriyle kaç kişiye anlatabileceğiz!.. Hiç bir şey yapmamış olmaktansa, bir ameliyede bulunmuş olmak namına en azından bir tuğla koymak, ne kadar onurlu ve ne kadar cesuranedir!.. İşte elinizdeki bu eser, tarafımızca koyulmuş o tuğladır!..