Akıl ile iman arasındaki ilişkide imanın hakikate ulaşma konusunda daha üstün olabileceğini ve bu iki kavramın birbirinden bağımsız olduğunu savunan fideizm, günümüzde din-bilim, din-felsefe ve akıl-iman çatışmalarına dair tartışmalar arttığı için daha sık konuşulan bir mevzu haline gelmiştir. Fakat fideizmin ne olduğu, hangi açılardan savunulduğu, bu savunuların olumlu ve olumsuz yönleri ve tutarlılıkları incelenmesi gerekli olan hususlardır.
Bu kitap, söz konusu bu hususları irdeliyor, fideizmin ne olduğunu açıklıyor ve akıl ile iman arasındaki çatışmaya dair eleştirel bir değerlendirme yapıyor. Pascal ve Kierkegaard gibi öncü fideistlerin düşünceleri bağlamında fideizmi inceleyen kitap, yalnızca fideizme ışık tutmakla kalmıyor aynı zamanda onu bir süzgeçten geçirerek meseleye farklı bakış açılarından yaklaşmayı mümkün kılıyor.
Akıl ile iman arasındaki ilişkide imanın hakikate ulaşma konusunda daha üstün olabileceğini ve bu iki kavramın birbirinden bağımsız olduğunu savunan fideizm, günümüzde din-bilim, din-felsefe ve akıl-iman çatışmalarına dair tartışmalar arttığı için daha sık konuşulan bir mevzu haline gelmiştir. Fakat fideizmin ne olduğu, hangi açılardan savunulduğu, bu savunuların olumlu ve olumsuz yönleri ve tutarlılıkları incelenmesi gerekli olan hususlardır.
Bu kitap, söz konusu bu hususları irdeliyor, fideizmin ne olduğunu açıklıyor ve akıl ile iman arasındaki çatışmaya dair eleştirel bir değerlendirme yapıyor. Pascal ve Kierkegaard gibi öncü fideistlerin düşünceleri bağlamında fideizmi inceleyen kitap, yalnızca fideizme ışık tutmakla kalmıyor aynı zamanda onu bir süzgeçten geçirerek meseleye farklı bakış açılarından yaklaşmayı mümkün kılıyor.