Deliler Dünyasında Bir Marjinal Kim bu Fikret Ürgüp?
Tıp alanında yapmış olduğu dahiliye ihtisasını yeterli görmeyip
insanın tüm hallerini merak eden bir bilinçle psikiyatride de
uzmanlaşan bir sanatkâr…
Şizofrenlerle ilgili yazılan ilk bilimsel monografiye sanat eseri tadı katan;
Amerika ve Avrupa'da bulunduğu yıllarda
muazzam kültürel geri planıyla kaleme aldığı yazılarını
dönemin sanat ve edebiyat dergilerine
yollayan bir sanatkâr…
Ruh hekimi olarak önce kendi evrenini
sonra da iç dünyalarını keşfettiği insanların
histerik hallerini, bilinç kıvrımlarını rüya, bilinçaltı ve fantastik ögelerle
derinleştirdiği anlatılarında
sezdiren bir sanatkâr…
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı, sözün bittiği yerde resme sığınan
ve kara kalem desenlerinde kararan dünyayı
çizen bir sanatkâr…
Sait Faik Abasıyanık'dan Ahmet Hamdi Tanpınar'a;
Asaf Halet Çelebi'den Nazım Hikmet Ran'a uzanan
dostluk köprüsünü sadece doktor olarak değil
poetik bir akrabalık olarak da
kuran bir sanatkâr…
Hem kendi hem de eşi Mahpeyker Sultan'ın soylu geçmişine,
sınırları belirlenmiş hayatın düzenine isyan ederek
marjinal ve bohem yaşamı
tercih eden bir sanatkâr…
“Sahici insan serüveni”ni geride bırakarak
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde
“bu dünyadan kurtul”an bir sanatkâr…
Deliler Dünyasında Bir Marjinal Kim bu Fikret Ürgüp?
Tıp alanında yapmış olduğu dahiliye ihtisasını yeterli görmeyip
insanın tüm hallerini merak eden bir bilinçle psikiyatride de
uzmanlaşan bir sanatkâr…
Şizofrenlerle ilgili yazılan ilk bilimsel monografiye sanat eseri tadı katan;
Amerika ve Avrupa'da bulunduğu yıllarda
muazzam kültürel geri planıyla kaleme aldığı yazılarını
dönemin sanat ve edebiyat dergilerine
yollayan bir sanatkâr…
Ruh hekimi olarak önce kendi evrenini
sonra da iç dünyalarını keşfettiği insanların
histerik hallerini, bilinç kıvrımlarını rüya, bilinçaltı ve fantastik ögelerle
derinleştirdiği anlatılarında
sezdiren bir sanatkâr…
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı, sözün bittiği yerde resme sığınan
ve kara kalem desenlerinde kararan dünyayı
çizen bir sanatkâr…
Sait Faik Abasıyanık'dan Ahmet Hamdi Tanpınar'a;
Asaf Halet Çelebi'den Nazım Hikmet Ran'a uzanan
dostluk köprüsünü sadece doktor olarak değil
poetik bir akrabalık olarak da
kuran bir sanatkâr…
Hem kendi hem de eşi Mahpeyker Sultan'ın soylu geçmişine,
sınırları belirlenmiş hayatın düzenine isyan ederek
marjinal ve bohem yaşamı
tercih eden bir sanatkâr…
“Sahici insan serüveni”ni geride bırakarak
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde
“bu dünyadan kurtul”an bir sanatkâr…