İnsanoğlu hayatını devam ettirebilmek için, mal ve hizmetlere ihtiyaç duymakta ve bunları bizzat kendisinin üretebilmesi veya temin edebilmesi çoğu kere mümkün olamamaktadır. Bu nedenle insanın mutlaka, toplumdaki diğer insanlarla bir araya gelmesi ve ihtiyaçlarını sözleşmeler yapmak suretiyle gidermesi gerekmektedir. Esasen bu durum aynı zamanda, insanların finansal işlemlere niçin ihtiyaç duyduğunu da açıklamaktadır. Nitekim bu sözleşmeler sonucunda da borç ilişkileri doğmaktadır. Öte yandan insanlar arasındaki bütün bu ilişkiler, belirli bir hukukî düzen ve disiplin içerisinde icra edilmek zorundadır. Zira hukuk, insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyerek kargaşa ve belirsizliği ortadan kaldıran temel kuralların önemli bir kısmını teşkil etmektedir. Bu bağlamda din de insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen ve –İslâm hukuku açısından- bizzat hukukun kendisine de kaynaklık eden en önemli kurumdur.
İslâm medeniyeti, esasında bir fıkıh medeniyetidir. Zira İslâm toplumlarına tarih boyunca şekil veren temel unsur fıkıh olmuş, İslâm medeniyetinde hâkim olan kurum ve olguların birçoğu fıkhın etrafında teşekkül etmiştir. Bu bağlamda iktisadî ve finansal konuların hukukî çerçevesi de fıkıh ilminde düzenlenmiştir. Esasen fıkıh, bütün amelî konuların meşruiyet zemininin tespitini yapan ilimdir. Buna göre, genel olarak bütün finansal işlemlerin İslâmî açıdan meşru olup olmadığının tespitinin fıkıh ilmini ilgilendirmesi bir yana, fıkhın büyük bir kısmını teşkil eden muâmelat bölümleri İslâmî açıdan meşru ve ideal bir finansal sisteme ilişkin temel verileri de sunmaktadır. Elinizdeki eser, İslam borçlar hukukunu finansal açıdan incelemek suretiyle, ideal anlamda İslâmî finans sisteminin nasıl olması gerektiğinin tespitini amaçlamaktadır.
İnsanoğlu hayatını devam ettirebilmek için, mal ve hizmetlere ihtiyaç duymakta ve bunları bizzat kendisinin üretebilmesi veya temin edebilmesi çoğu kere mümkün olamamaktadır. Bu nedenle insanın mutlaka, toplumdaki diğer insanlarla bir araya gelmesi ve ihtiyaçlarını sözleşmeler yapmak suretiyle gidermesi gerekmektedir. Esasen bu durum aynı zamanda, insanların finansal işlemlere niçin ihtiyaç duyduğunu da açıklamaktadır. Nitekim bu sözleşmeler sonucunda da borç ilişkileri doğmaktadır. Öte yandan insanlar arasındaki bütün bu ilişkiler, belirli bir hukukî düzen ve disiplin içerisinde icra edilmek zorundadır. Zira hukuk, insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyerek kargaşa ve belirsizliği ortadan kaldıran temel kuralların önemli bir kısmını teşkil etmektedir. Bu bağlamda din de insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen ve –İslâm hukuku açısından- bizzat hukukun kendisine de kaynaklık eden en önemli kurumdur.
İslâm medeniyeti, esasında bir fıkıh medeniyetidir. Zira İslâm toplumlarına tarih boyunca şekil veren temel unsur fıkıh olmuş, İslâm medeniyetinde hâkim olan kurum ve olguların birçoğu fıkhın etrafında teşekkül etmiştir. Bu bağlamda iktisadî ve finansal konuların hukukî çerçevesi de fıkıh ilminde düzenlenmiştir. Esasen fıkıh, bütün amelî konuların meşruiyet zemininin tespitini yapan ilimdir. Buna göre, genel olarak bütün finansal işlemlerin İslâmî açıdan meşru olup olmadığının tespitinin fıkıh ilmini ilgilendirmesi bir yana, fıkhın büyük bir kısmını teşkil eden muâmelat bölümleri İslâmî açıdan meşru ve ideal bir finansal sisteme ilişkin temel verileri de sunmaktadır. Elinizdeki eser, İslam borçlar hukukunu finansal açıdan incelemek suretiyle, ideal anlamda İslâmî finans sisteminin nasıl olması gerektiğinin tespitini amaçlamaktadır.