“Zeytin gövdesine dokunmanın bir efsun barındırdığını düşünüyorum (…). Sonuçta, bir gövdeye dokunuyorum ve yepyeni bir insan oluyorum. Yüklendiğim bu gizli enerjide yeni öyküler, yeni suretler, yeni sesler, yeni dizeler karşılıyor beni. Bir zeytine dokunmak eski bir kitabın ağır ve tozlu kapağını aralamaktan farklı değil. Sözcüklerin bittiği yerde aklın çizgiye teslim olmasını anlamak da mümkün. Akıl yol gösteriyor ve bellek biriktiriyor.”
Usta yazar Ahmet Önel yıllardır yaşadığı Ege'nin o güzel sahil kasabası Foça'dan bu kez mektuplarıyla çıkıp geliyor. Önel, her biri birbirinden keyifli yazılarında yalnızca Foça'yı anlatmakla kalmıyor, okuduklarını, izlediklerini, insan ilişkilerini, gözlemlerini, kısacası bütün bir dünyayı kendi prizmasından süzerek yazılarına aktarıyor.
“Zeytin gövdesine dokunmanın bir efsun barındırdığını düşünüyorum (…). Sonuçta, bir gövdeye dokunuyorum ve yepyeni bir insan oluyorum. Yüklendiğim bu gizli enerjide yeni öyküler, yeni suretler, yeni sesler, yeni dizeler karşılıyor beni. Bir zeytine dokunmak eski bir kitabın ağır ve tozlu kapağını aralamaktan farklı değil. Sözcüklerin bittiği yerde aklın çizgiye teslim olmasını anlamak da mümkün. Akıl yol gösteriyor ve bellek biriktiriyor.”
Usta yazar Ahmet Önel yıllardır yaşadığı Ege'nin o güzel sahil kasabası Foça'dan bu kez mektuplarıyla çıkıp geliyor. Önel, her biri birbirinden keyifli yazılarında yalnızca Foça'yı anlatmakla kalmıyor, okuduklarını, izlediklerini, insan ilişkilerini, gözlemlerini, kısacası bütün bir dünyayı kendi prizmasından süzerek yazılarına aktarıyor.