Bir insan göçerse dünyadan eğer,
Sen öyle bilme ki tek bir can gider.
Her sönen bakışta sayısız dilekler,
Her küçük tabutta bir cihan gider.
Şehriyâr
Sözlü tarih, sıradan olanın tarihini arayan, aynı zamanda sıradan olanın tarihin içine yerleştirilmesine vesile olan bir yaklaşımdır. Otoritenin sunduğu, çerçevesi belirlenmiş anlayışın dışında kalan yoksul sınıflar ve bu sınıflardan oluşan toplumun sosyal tarihi, sözlü tarih yaklaşımının çıkış noktasını oluşturur.
Anonim ya da ferdî karakter taşıyan sözlü kültür ürünlerinde de toplumun tarih ve medeniyetine ait izler bulunmaktadır. Bu nedenle sözel tarih yaklaşımının folklor için ne denli önemli olduğu bir gerçektir.
Ağıtlar edebî bir tür olmasının yanında yas kültürü ile anlam bulan sosyal tarihe ait zenginlikleri barındırmaktadır. Ağıtlar; hayatın acı gerçeğinin, yaşanılan çaresizliğin, insanların kadere teslimiyetinin edebî göstergesidir. Ağıtlar, yaşanan elim bir hadisenin neticesinde söylenmiş olması nedeniyle aynı zamanda tarihe düşülen notları da içinde bulundurur. Bu açıdan bakıldığında ağıtlar, içinde sosyal tarihi saklayan önemli manzumelerdendir.
Bir insan göçerse dünyadan eğer,
Sen öyle bilme ki tek bir can gider.
Her sönen bakışta sayısız dilekler,
Her küçük tabutta bir cihan gider.
Şehriyâr
Sözlü tarih, sıradan olanın tarihini arayan, aynı zamanda sıradan olanın tarihin içine yerleştirilmesine vesile olan bir yaklaşımdır. Otoritenin sunduğu, çerçevesi belirlenmiş anlayışın dışında kalan yoksul sınıflar ve bu sınıflardan oluşan toplumun sosyal tarihi, sözlü tarih yaklaşımının çıkış noktasını oluşturur.
Anonim ya da ferdî karakter taşıyan sözlü kültür ürünlerinde de toplumun tarih ve medeniyetine ait izler bulunmaktadır. Bu nedenle sözel tarih yaklaşımının folklor için ne denli önemli olduğu bir gerçektir.
Ağıtlar edebî bir tür olmasının yanında yas kültürü ile anlam bulan sosyal tarihe ait zenginlikleri barındırmaktadır. Ağıtlar; hayatın acı gerçeğinin, yaşanılan çaresizliğin, insanların kadere teslimiyetinin edebî göstergesidir. Ağıtlar, yaşanan elim bir hadisenin neticesinde söylenmiş olması nedeniyle aynı zamanda tarihe düşülen notları da içinde bulundurur. Bu açıdan bakıldığında ağıtlar, içinde sosyal tarihi saklayan önemli manzumelerdendir.