Michel Foucault’nun tarihsel ve felsefi araştırmaları, arkeolojik, soybilimsel ve etik gibi birçok aşamaya sahiptir. Ancak bu aşamalarda değişmeyen şey, tüm bu araştırmaları tetikleyen sorudur: Biz kimiz?
Foucault’nun erken dönemde kaleme aldığı Deliliğin Tarihi’nden yakın geçmişte yayımlanan Collège de France Dersleri’ne kadar olan yolculuğunun izini süren Todd May, kim olduğumuz sorusunun farklı bağlamlarda farklı görünümlere sahip olsa da Foucault’nun eserlerinin bir noktasında mutlaka var olduğunu gösteriyor. Filozof Todd May bunu yaparken, Foucault’nun eserlerini ayrıntılı bir şekilde inceliyor ve Freud, Nietzsche ve Sartre gibi diğer düşünürlerle yapılan karşılaştırmalardan da etkili bir şekilde yararlanarak tarihsel bir bağlama yerleştiriyor. Foucault’nun Felsefesi, Foucault’yu felsefenin yanı sıra siyaset, sosyoloji ve tarih açısından inceleyenler tarafından memnuniyetle karşılanacak, anlaşılması kolay ve ilham verici bir giriş niteliğindedir.
“Foucault ile birlikte kim olduğumuzu, şu anda kim olduğumuzu sormalıyız. Bu sorunun seyrini onun metinlerinde ve hep kısmi olarak verdiği yanıtlarda takip etmeliyiz. Ne var ki kim olabileceğimize dair tutkulu bir merak olmadığı sürece bu yolun beyhude olduğu er ya da geç anlaşılır. Foucault o tutkuyu bize aşılamaz. Yalnızca bize söylenen kim olduğumuzun olasılıklara bağlı oluşunu açığa vurabilir ama başka biri olma arzusunu alevlendiremez. Bu arzu eğer alevlenecekse, kendi hayatları değişime açık olanlar tarafından alevlendirilecektir.”
Michel Foucault’nun tarihsel ve felsefi araştırmaları, arkeolojik, soybilimsel ve etik gibi birçok aşamaya sahiptir. Ancak bu aşamalarda değişmeyen şey, tüm bu araştırmaları tetikleyen sorudur: Biz kimiz?
Foucault’nun erken dönemde kaleme aldığı Deliliğin Tarihi’nden yakın geçmişte yayımlanan Collège de France Dersleri’ne kadar olan yolculuğunun izini süren Todd May, kim olduğumuz sorusunun farklı bağlamlarda farklı görünümlere sahip olsa da Foucault’nun eserlerinin bir noktasında mutlaka var olduğunu gösteriyor. Filozof Todd May bunu yaparken, Foucault’nun eserlerini ayrıntılı bir şekilde inceliyor ve Freud, Nietzsche ve Sartre gibi diğer düşünürlerle yapılan karşılaştırmalardan da etkili bir şekilde yararlanarak tarihsel bir bağlama yerleştiriyor. Foucault’nun Felsefesi, Foucault’yu felsefenin yanı sıra siyaset, sosyoloji ve tarih açısından inceleyenler tarafından memnuniyetle karşılanacak, anlaşılması kolay ve ilham verici bir giriş niteliğindedir.
“Foucault ile birlikte kim olduğumuzu, şu anda kim olduğumuzu sormalıyız. Bu sorunun seyrini onun metinlerinde ve hep kısmi olarak verdiği yanıtlarda takip etmeliyiz. Ne var ki kim olabileceğimize dair tutkulu bir merak olmadığı sürece bu yolun beyhude olduğu er ya da geç anlaşılır. Foucault o tutkuyu bize aşılamaz. Yalnızca bize söylenen kim olduğumuzun olasılıklara bağlı oluşunu açığa vurabilir ama başka biri olma arzusunu alevlendiremez. Bu arzu eğer alevlenecekse, kendi hayatları değişime açık olanlar tarafından alevlendirilecektir.”