Kimlik kavramı, “sürdürülen bir içsel ayrılık ve bir tür temel karakterin başkalarıyla sürekli paylaşılması” olarak tanımlanmaktadır. Bir başka tanımıyla kimlik, kişinin kim olduğunu bilme ve kendini tanımlama meselesidir. Günlük yaşamda bireyler, hem kendileri hem de başkaları tarafından kimlikleri ile tanımlanmaktadırlar.
Kimlik kavramı bir bireyi diğer bireylerden ayıran özellikler olarak açıklanırken sosyal kimlik; bireyin bir toplumsal gruba (veya gruplara) üyeliği konusundaki değer yargıları olarak tanımlanmaktadır. Tanımda da bahsedildiği gibi, sosyal kimlik çok boyutlu ve çeşitli faktörleri içermektedir. Sosyal kimlik teorisinin bu çok boyutlu kavramsallaştırılmasıyla, spor ortamında sosyal kimliğin; artan özdeğerlilik, bağlılık, algılanan çaba, takım arkadaşlarına karşı sosyal davranış ve daha fazla takım uyumu ile ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda sosyal kimlik ve spor ile ilişkili yurtdışındaki çalışmalar incelendiğinde, araştırmaların spor ortamında sosyal kimlik bağlamının davranışsal yansımalarına yoğunlaştığı görülmektedir.
Bu çerçevede günümüzde ahlaksal ve davranışsal bakış açısına yönelik araştırmalar da merak uyandırmaktadır. Spor ahlakına yönelik yapılan çalışmalar da, günden güne çeşitlenerek artmaktadır. Yapılan bu çalışmalarda; spor ortamında insanlar birbirlerine neden yardım eder veya neden yardım etmez? Kendi çıkarları için mi yoksa başka seçeneği olmadığından ya da kendisinden öyle davranması beklendiğinden mi yardım eder? Bireyler birbirlerine karşı neden zarar verici davranışlarda bulunur? Sporun özüyle bağdaşmayan şiddet içerikli davranışlar neden görülür? Buna benzer sorular artırılabilir. Ancak insanların birbirlerine neden yardım ettiği/etmediğini ya da zarar verdiğini tam olarak açıklamak oldukça karmaşık bir durumdur. Son yıllarda, psikoloji, sosyal psikoloji, spor psikolojisi ve spor sosyolojisi alanlarında prososyal ve antisosyal davranışlar üzerine yapılan çalışmalar, bu ve benzeri soruları cevaplamaya çalışmaktadır.
Bu kitapta da, profesyonel ve amatör futbolcuların sosyal kimlik bağlamında prososyal ve antisosyal davranışları, çeşitli sosyodemografik özellikler açısından karşılaştırmalı olarak incelenerek, okuyucuya aktarılmak istenmiştir.
Kitabın, öncelikle Spor Bilimleri alanındaki araştırmacılara ve tüm okuyuculara katkı sağlaması dileklerimle
Kimlik kavramı, “sürdürülen bir içsel ayrılık ve bir tür temel karakterin başkalarıyla sürekli paylaşılması” olarak tanımlanmaktadır. Bir başka tanımıyla kimlik, kişinin kim olduğunu bilme ve kendini tanımlama meselesidir. Günlük yaşamda bireyler, hem kendileri hem de başkaları tarafından kimlikleri ile tanımlanmaktadırlar.
Kimlik kavramı bir bireyi diğer bireylerden ayıran özellikler olarak açıklanırken sosyal kimlik; bireyin bir toplumsal gruba (veya gruplara) üyeliği konusundaki değer yargıları olarak tanımlanmaktadır. Tanımda da bahsedildiği gibi, sosyal kimlik çok boyutlu ve çeşitli faktörleri içermektedir. Sosyal kimlik teorisinin bu çok boyutlu kavramsallaştırılmasıyla, spor ortamında sosyal kimliğin; artan özdeğerlilik, bağlılık, algılanan çaba, takım arkadaşlarına karşı sosyal davranış ve daha fazla takım uyumu ile ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda sosyal kimlik ve spor ile ilişkili yurtdışındaki çalışmalar incelendiğinde, araştırmaların spor ortamında sosyal kimlik bağlamının davranışsal yansımalarına yoğunlaştığı görülmektedir.
Bu çerçevede günümüzde ahlaksal ve davranışsal bakış açısına yönelik araştırmalar da merak uyandırmaktadır. Spor ahlakına yönelik yapılan çalışmalar da, günden güne çeşitlenerek artmaktadır. Yapılan bu çalışmalarda; spor ortamında insanlar birbirlerine neden yardım eder veya neden yardım etmez? Kendi çıkarları için mi yoksa başka seçeneği olmadığından ya da kendisinden öyle davranması beklendiğinden mi yardım eder? Bireyler birbirlerine karşı neden zarar verici davranışlarda bulunur? Sporun özüyle bağdaşmayan şiddet içerikli davranışlar neden görülür? Buna benzer sorular artırılabilir. Ancak insanların birbirlerine neden yardım ettiği/etmediğini ya da zarar verdiğini tam olarak açıklamak oldukça karmaşık bir durumdur. Son yıllarda, psikoloji, sosyal psikoloji, spor psikolojisi ve spor sosyolojisi alanlarında prososyal ve antisosyal davranışlar üzerine yapılan çalışmalar, bu ve benzeri soruları cevaplamaya çalışmaktadır.
Bu kitapta da, profesyonel ve amatör futbolcuların sosyal kimlik bağlamında prososyal ve antisosyal davranışları, çeşitli sosyodemografik özellikler açısından karşılaştırmalı olarak incelenerek, okuyucuya aktarılmak istenmiştir.
Kitabın, öncelikle Spor Bilimleri alanındaki araştırmacılara ve tüm okuyuculara katkı sağlaması dileklerimle