Fütüvvet kavramı, Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. İbrâhim ve Ashâb-ı Kehf’i niteleyen “yiğit, delikanlı” (Ar. فتى) kelimesinden türetilmiş ve “cömertlik, cesaret, gençlik, yiğitlik, mertlik, fedâ” anlamlarını ihtiva eden bir kavramdır. İslâm dünyasında, hem ferdin iç dünyasını hem de toplumsal ilişkilerini belirleyen Kur’an temelli erdemleri öne çıkaran tasavvufî bir kavram olarak kullanılmaya başlanmıştır. Müslüman toplumlarda fütüvvet kurumu, sosyal bir kavram ve tasavvufî bir anlayış olmasının yanı sıra, Ahîlik teşkilatında görüldüğü gibi resmî bir toplumsal ve ekonomik teşkilatlanma biçimi olarak da öne çıkmıştır. Onun temelinde ise “Din, güzel ahlâktır.” ilkesinin, gençler ve meslek erbabı başta olmak üzere toplumun bütün katmanlarına kök salması gayesi vardır. Bu bakımdan fütüvvet anlayışı, gençlere, topluma ve özellikle de meslek erbabına sünnet temelli, toplum yararını önceleyen ve fedakârlığa dayalı bir ahlâk anlayışını sunar.
Tasavvufun kendine özgü bir renk aldığı, ahîlik ve fütüvvet teşkilatlarının yeni bir fert ve toplum idealinin oluşumunda kurucu bir rol üstlendiği 14. yüzyıl Anadolu’sunda telif edilen bu risâle Türkçe fütüvvetnâmeler içinde özgün bir yere sahiptir. Burgâzî’nin ulemâ sınıfına mensup olmayıp, ümmî iken fütüvvet ehline katılarak adeta burada kendini yetiştirmiş biri olduğu düşünüldüğünde, fütüvvet yolunun yeşertmeyi gaye edindiği “fetâ” tipi Burgâzî’nin fütüvvetnâmesinde somut bir örneklik kazanmaktadır.
Fütüvvet kavramı, Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. İbrâhim ve Ashâb-ı Kehf’i niteleyen “yiğit, delikanlı” (Ar. فتى) kelimesinden türetilmiş ve “cömertlik, cesaret, gençlik, yiğitlik, mertlik, fedâ” anlamlarını ihtiva eden bir kavramdır. İslâm dünyasında, hem ferdin iç dünyasını hem de toplumsal ilişkilerini belirleyen Kur’an temelli erdemleri öne çıkaran tasavvufî bir kavram olarak kullanılmaya başlanmıştır. Müslüman toplumlarda fütüvvet kurumu, sosyal bir kavram ve tasavvufî bir anlayış olmasının yanı sıra, Ahîlik teşkilatında görüldüğü gibi resmî bir toplumsal ve ekonomik teşkilatlanma biçimi olarak da öne çıkmıştır. Onun temelinde ise “Din, güzel ahlâktır.” ilkesinin, gençler ve meslek erbabı başta olmak üzere toplumun bütün katmanlarına kök salması gayesi vardır. Bu bakımdan fütüvvet anlayışı, gençlere, topluma ve özellikle de meslek erbabına sünnet temelli, toplum yararını önceleyen ve fedakârlığa dayalı bir ahlâk anlayışını sunar.
Tasavvufun kendine özgü bir renk aldığı, ahîlik ve fütüvvet teşkilatlarının yeni bir fert ve toplum idealinin oluşumunda kurucu bir rol üstlendiği 14. yüzyıl Anadolu’sunda telif edilen bu risâle Türkçe fütüvvetnâmeler içinde özgün bir yere sahiptir. Burgâzî’nin ulemâ sınıfına mensup olmayıp, ümmî iken fütüvvet ehline katılarak adeta burada kendini yetiştirmiş biri olduğu düşünüldüğünde, fütüvvet yolunun yeşertmeyi gaye edindiği “fetâ” tipi Burgâzî’nin fütüvvetnâmesinde somut bir örneklik kazanmaktadır.