Allah Resulü (s.a.a), kendisinden sonra Müslümanların önderinin kimin olacağını apaçık bir şekilde belirtmiş, önemli hilafet konusunu kendi haline bırakıp gitmemiş, böyle büyük bir siyasi durumun hükmünü açıklamayı terk etmemiş, bu tarihi fırsattan istifade ederek Gadir-i Hum'da Ali'yi (a.s) imam ve önder olarak tanıtmıştır. Ayrıca, o olayda bulunan Ebubekir, ömer, Hessan b. Sabit gibi ileri gelen sahabelerin Peygamber Efendimizin (s.a.a) buyruklarını kendi kulaklarıyla duyup ondan, Efendimizin ümmetin önderliği ve işlerinde tassaruf etmekten başka bir şeyi kastetmediğini anlamış olmaları bu tevilin yanlış ve boş olduğunu apaçık bir şekilde ortaya koymaktadır. Nitekim bu mevzuyu Peygamber Efendimizin (s.a.a) daha önceki buyruklarından da anlamışlardı.
Allah Resulü (s.a.a), kendisinden sonra Müslümanların önderinin kimin olacağını apaçık bir şekilde belirtmiş, önemli hilafet konusunu kendi haline bırakıp gitmemiş, böyle büyük bir siyasi durumun hükmünü açıklamayı terk etmemiş, bu tarihi fırsattan istifade ederek Gadir-i Hum'da Ali'yi (a.s) imam ve önder olarak tanıtmıştır. Ayrıca, o olayda bulunan Ebubekir, ömer, Hessan b. Sabit gibi ileri gelen sahabelerin Peygamber Efendimizin (s.a.a) buyruklarını kendi kulaklarıyla duyup ondan, Efendimizin ümmetin önderliği ve işlerinde tassaruf etmekten başka bir şeyi kastetmediğini anlamış olmaları bu tevilin yanlış ve boş olduğunu apaçık bir şekilde ortaya koymaktadır. Nitekim bu mevzuyu Peygamber Efendimizin (s.a.a) daha önceki buyruklarından da anlamışlardı.