İstanbul, tarihsel gelişim süreci içinde çok boyutlu kültürel değerleri, yoksul-zengin yapılaşması, yüzyıllarca Balkanlar ve Anadolu'nun çeşitli yörelerinden gelen göçler ve etnik grupların yerleşimleri ve imparatorluğun payitahtı olması gibi çok yönlü nedenler ile stratejik konumu olan bir anakentimizdir.
Büyük kentlerde gecekondu alanlarının oluşturduğu yoksulluk kültürü kadar kabile-aşiret dediğimiz millet altı kuruluşlarda ulus-devlet sürecini etkilemektedir. Bu açıdan bakıldığında gecekondular tamamen bir yan-kültür alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Böylece, Türk toplum yapısında iki önemli kırılma alanı, yoksulluk kültürü ve kabile-aşiret yapılaşması, millet inşaası (Nation-Building) diyebileceğimiz süreci etkilemektedir.
İstanbul, tarihsel gelişim süreci içinde çok boyutlu kültürel değerleri, yoksul-zengin yapılaşması, yüzyıllarca Balkanlar ve Anadolu'nun çeşitli yörelerinden gelen göçler ve etnik grupların yerleşimleri ve imparatorluğun payitahtı olması gibi çok yönlü nedenler ile stratejik konumu olan bir anakentimizdir.
Büyük kentlerde gecekondu alanlarının oluşturduğu yoksulluk kültürü kadar kabile-aşiret dediğimiz millet altı kuruluşlarda ulus-devlet sürecini etkilemektedir. Bu açıdan bakıldığında gecekondular tamamen bir yan-kültür alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Böylece, Türk toplum yapısında iki önemli kırılma alanı, yoksulluk kültürü ve kabile-aşiret yapılaşması, millet inşaası (Nation-Building) diyebileceğimiz süreci etkilemektedir.