Bu kitap, Soykırımın 100. yılında soykırım gerçekliğini anlama ve yüzleşme amacı taşıyan mütevazı bir adımdır. Devrimci ve sosyalist cepheden gecikmiş ve eksik kalmış bir yüzleşmeyi derinleştirme, özeleştiri yapma ve Ermeni halkından özür dileme anlamı da taşıyor aynı zamanda. Bu özür, gecikmişliğimizedir, insanlık suçu olan soykırımı onlarca yıldır, geçmişte yaşanmış tarihsel bir haksızlıkla sınırlı görmemizedir; halklarımızın soykırımla yüzleşmesi, soykırım suçlarını ve bunun faillerinin hak ettikleri biçimde nitelendirilmeleri için üzerimize düşen görevi yeterince yerine getirmememizedir.
Türkiye ve Kürdistan'da yaşayan Ermeni ulusu topluluğunun yüz yıldır uğradığı baskıyı, karşı karşıya kaldığı inkârı ve asimilasyonu yeterince gündemimize almamamızadır. Tarihsel haksızlıkları giderecek demokratik ve toplumsal taleplerini yüksek sesle dillendirmede ve politik mücadele konusu yapmada gecikmemizedir. Bir öz özeleştiri ve özür de, bu coğrafyanın ilk devrimci sosyalist örgütlerini kuran Ermeni sosyalistlerini ve devrimcilerini fark etmede, onları sahiplenme ve tarihimizin başlangıcı olarak almadaki gecikmemizedir. Sevgili Hrant Dink'in etrafında daha güçlü bir dayanışma kalkanı öremediğimiz için de ailesine ve Ermeni halkına bir özeleştiri ve özür borcumuz var.
Bu kitap, Soykırımın 100. yılında soykırım gerçekliğini anlama ve yüzleşme amacı taşıyan mütevazı bir adımdır. Devrimci ve sosyalist cepheden gecikmiş ve eksik kalmış bir yüzleşmeyi derinleştirme, özeleştiri yapma ve Ermeni halkından özür dileme anlamı da taşıyor aynı zamanda. Bu özür, gecikmişliğimizedir, insanlık suçu olan soykırımı onlarca yıldır, geçmişte yaşanmış tarihsel bir haksızlıkla sınırlı görmemizedir; halklarımızın soykırımla yüzleşmesi, soykırım suçlarını ve bunun faillerinin hak ettikleri biçimde nitelendirilmeleri için üzerimize düşen görevi yeterince yerine getirmememizedir.
Türkiye ve Kürdistan'da yaşayan Ermeni ulusu topluluğunun yüz yıldır uğradığı baskıyı, karşı karşıya kaldığı inkârı ve asimilasyonu yeterince gündemimize almamamızadır. Tarihsel haksızlıkları giderecek demokratik ve toplumsal taleplerini yüksek sesle dillendirmede ve politik mücadele konusu yapmada gecikmemizedir. Bir öz özeleştiri ve özür de, bu coğrafyanın ilk devrimci sosyalist örgütlerini kuran Ermeni sosyalistlerini ve devrimcilerini fark etmede, onları sahiplenme ve tarihimizin başlangıcı olarak almadaki gecikmemizedir. Sevgili Hrant Dink'in etrafında daha güçlü bir dayanışma kalkanı öremediğimiz için de ailesine ve Ermeni halkına bir özeleştiri ve özür borcumuz var.