Osmanlı ulemasının Batı bilimi/teknolojisi ve kültürü/medeniyeti karşısında genel olarak üç farklı tavır içinde olduğu görülmektedir. Birinci tavır, Batı’ya karşı küçümseyici ve ilgisizlik şeklinde tezahür etmektedir. İkinci tavır, Batı’ya karşı hayranlık duyan ve onu taklit etmeye çalışanların yaklaşımıdır. Üçüncü tavır sahipleri ise, Batı bilim ve zihniyetini henüz tam olarak kavrayamamakla birlikte, özellikle teknolojik üstünlüğün farkında olarak, bazı hususlarda faydalanmanın bir ihtiyaç olduğunu görenlerin tutumudur. Batı karşısındaki bu farklı tavır alış biçimlerinin, yüzyıldan yüzyıla değişen tonda ve üslupta halen devam ettiği söylenebilir.
Bu anlamda öncelikle Osmanlı ulemasının, daha sonraları Tanzimat dönemi ve sonrası münevverlerinin bir zihniyet çatışması ile karşı karşıya oluşu ve Cumhuriyet dönemi aydınlarının tavırları dikkate alındığında, bu problemin halen devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu süreçte Osmanlı ulemasının zamanının Avrupa bilim ve tekniği karşısındaki tutumları ile günümüz aydınlarının tavırları arasında bir ilişki olup/olmadığı veya nasıl bir ilişki olduğu sorusu halen önemini korumaktadır.
Bu kapsamlı kitap, gelenek-yenilik sarkacında Osmanlı ulemasının tutumunu analiz ederek günümüze ışık tutuyor.
Osmanlı ulemasının Batı bilimi/teknolojisi ve kültürü/medeniyeti karşısında genel olarak üç farklı tavır içinde olduğu görülmektedir. Birinci tavır, Batı’ya karşı küçümseyici ve ilgisizlik şeklinde tezahür etmektedir. İkinci tavır, Batı’ya karşı hayranlık duyan ve onu taklit etmeye çalışanların yaklaşımıdır. Üçüncü tavır sahipleri ise, Batı bilim ve zihniyetini henüz tam olarak kavrayamamakla birlikte, özellikle teknolojik üstünlüğün farkında olarak, bazı hususlarda faydalanmanın bir ihtiyaç olduğunu görenlerin tutumudur. Batı karşısındaki bu farklı tavır alış biçimlerinin, yüzyıldan yüzyıla değişen tonda ve üslupta halen devam ettiği söylenebilir.
Bu anlamda öncelikle Osmanlı ulemasının, daha sonraları Tanzimat dönemi ve sonrası münevverlerinin bir zihniyet çatışması ile karşı karşıya oluşu ve Cumhuriyet dönemi aydınlarının tavırları dikkate alındığında, bu problemin halen devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu süreçte Osmanlı ulemasının zamanının Avrupa bilim ve tekniği karşısındaki tutumları ile günümüz aydınlarının tavırları arasında bir ilişki olup/olmadığı veya nasıl bir ilişki olduğu sorusu halen önemini korumaktadır.
Bu kapsamlı kitap, gelenek-yenilik sarkacında Osmanlı ulemasının tutumunu analiz ederek günümüze ışık tutuyor.