İnsanoğlunun XVIII. asrı idrak etmesi ile birlikte, geleneğin dünyasından ve onun yönlendirici otoritesinden kopartılarak veya kurtarılarak özgür bir dünyaya çekildiğinden bahsedilir ki bu dünyanın adı günümüzde “modern dünya” olarak nitelenmektedir. Bu manada modern dönemin başlaması ile geleneksel dönem sona erdirilmiş; son üç asır da gelenek ve modern dünyaların çekişmesine ve mücadelesine terk edilmiştir. Kabul ettiğimiz bir gerçektir ki, son üç asır bütün dünyada büyük değişimlerin yaşandığı asırlar olmuştur. Tarım toplumundan sanayi toplumuna, köyden şehir hayatına, imparatorluktan ulus-devlet sistemine, halktan millete, ülkeden vatan anlayışına, kuldan vatandaşa, emperyalizmden kapitalizme, oligarşiden cumhuriyete ve daha niceleri bu son üç asırlık süreçte cereyen etmişlerdir. Ancak şu da unutulmamalıdır ki gelenek sınırlandırılamaz. En modern dönem bile insanın üretme geleneğinin ürünüdür.
İnsanoğlunun XVIII. asrı idrak etmesi ile birlikte, geleneğin dünyasından ve onun yönlendirici otoritesinden kopartılarak veya kurtarılarak özgür bir dünyaya çekildiğinden bahsedilir ki bu dünyanın adı günümüzde “modern dünya” olarak nitelenmektedir. Bu manada modern dönemin başlaması ile geleneksel dönem sona erdirilmiş; son üç asır da gelenek ve modern dünyaların çekişmesine ve mücadelesine terk edilmiştir. Kabul ettiğimiz bir gerçektir ki, son üç asır bütün dünyada büyük değişimlerin yaşandığı asırlar olmuştur. Tarım toplumundan sanayi toplumuna, köyden şehir hayatına, imparatorluktan ulus-devlet sistemine, halktan millete, ülkeden vatan anlayışına, kuldan vatandaşa, emperyalizmden kapitalizme, oligarşiden cumhuriyete ve daha niceleri bu son üç asırlık süreçte cereyen etmişlerdir. Ancak şu da unutulmamalıdır ki gelenek sınırlandırılamaz. En modern dönem bile insanın üretme geleneğinin ürünüdür.