Bir toplumu anlamak, toplumun kültürel imgelerine de sahip çıkmayı gerektirmektedir. Yaşlılık, toplumun en küçük yapısı olan aileden başlayarak ulusal yapılara kadar kendi içinde kuralları olan büyük bir veri belleğidir. Bu belleğin kayıt altına alınması, toplumda binlerce yıllık sürece bağlı olarak oluşan geleneksel bilginin de kayıt altına alınmasına hizmet edecektir. Geçmişte baş köşede oturan “dede, nine, ata, derviş, hızır” tipolojisindeki bilge kişiler 21. yüzyılda geleneksel kültürün en önemli aktarıcıları ve taşıyıcıları olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşlı ve yaşlılık imgelerini anlamak, toplumun temel dinamiklerinden olan yaşlılık kültürünü de anlamayı beraberinde getirecektir. Yaşlılığa bağlı olarak devam eden her değişim, geçmişte olduğu gibi gelecekte de kültürün büyük bir alanını oluşturacaktırBu kitapta yaşlı ve yaşlılık algısı diğer çalışmalardan farklı olarak ilk kez disiplinler arası bakış açısıyla çok yönlü olarak ele alınmıştır. Yaşlı tipolojisine bağlı olarak oluşan davranış kalıplarının, algı ve yargı biçimlerinin kültürün temel dinamikleri olan grup aidiyeti ile gelenek aktarımında oynadığı rol, günümüze kadar olan dönüşümü, eski Türk yazılı kaynaklarından günümüze kadar olan yaşlı verileri kayıt altına alınarak literatüre kazandırılmıştır. Kitapta yaşlılık, yaşlı kimliği, yaşlı kalıp yargıları, yaşlılık ile ilgili kuramlar, halk kültüründe ve temel kültür tarihi eserlerinde yaşlı terimi sorgulanmıştır. Yaşlılık sadece 65 yaş üstü kişilerin alanı olarak görülmemelidir. Çalışma boyunca giyim-kuşamdan yeme-içmeye kadar yaşlılığın günümüz düzleminde ve gelenekteki yeri 65 yaş altı kişilerin de değerlendirmeleri esas alınarak tespit edilip büyük bir yaşlı belleği envanteri oluşturulmuştur. Çalışmada yaşlı nüfusun yoğun olarak dağılımının bulunduğu, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin devam ettiği Kırşehir yöresi; yaşlılığın gelenek ve günümüzdeki aktarımının mukayesesi açısından önemli bir örneklem alanı olarak seçilmiştir.
Bir toplumu anlamak, toplumun kültürel imgelerine de sahip çıkmayı gerektirmektedir. Yaşlılık, toplumun en küçük yapısı olan aileden başlayarak ulusal yapılara kadar kendi içinde kuralları olan büyük bir veri belleğidir. Bu belleğin kayıt altına alınması, toplumda binlerce yıllık sürece bağlı olarak oluşan geleneksel bilginin de kayıt altına alınmasına hizmet edecektir. Geçmişte baş köşede oturan “dede, nine, ata, derviş, hızır” tipolojisindeki bilge kişiler 21. yüzyılda geleneksel kültürün en önemli aktarıcıları ve taşıyıcıları olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşlı ve yaşlılık imgelerini anlamak, toplumun temel dinamiklerinden olan yaşlılık kültürünü de anlamayı beraberinde getirecektir. Yaşlılığa bağlı olarak devam eden her değişim, geçmişte olduğu gibi gelecekte de kültürün büyük bir alanını oluşturacaktırBu kitapta yaşlı ve yaşlılık algısı diğer çalışmalardan farklı olarak ilk kez disiplinler arası bakış açısıyla çok yönlü olarak ele alınmıştır. Yaşlı tipolojisine bağlı olarak oluşan davranış kalıplarının, algı ve yargı biçimlerinin kültürün temel dinamikleri olan grup aidiyeti ile gelenek aktarımında oynadığı rol, günümüze kadar olan dönüşümü, eski Türk yazılı kaynaklarından günümüze kadar olan yaşlı verileri kayıt altına alınarak literatüre kazandırılmıştır. Kitapta yaşlılık, yaşlı kimliği, yaşlı kalıp yargıları, yaşlılık ile ilgili kuramlar, halk kültüründe ve temel kültür tarihi eserlerinde yaşlı terimi sorgulanmıştır. Yaşlılık sadece 65 yaş üstü kişilerin alanı olarak görülmemelidir. Çalışma boyunca giyim-kuşamdan yeme-içmeye kadar yaşlılığın günümüz düzleminde ve gelenekteki yeri 65 yaş altı kişilerin de değerlendirmeleri esas alınarak tespit edilip büyük bir yaşlı belleği envanteri oluşturulmuştur. Çalışmada yaşlı nüfusun yoğun olarak dağılımının bulunduğu, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin devam ettiği Kırşehir yöresi; yaşlılığın gelenek ve günümüzdeki aktarımının mukayesesi açısından önemli bir örneklem alanı olarak seçilmiştir.