Rusya, Moskova, 1917 yılının başları. Tıp Fakültesinden yeni mezun henüz 24 yaşında bir doktor. Miladi takvime göre 7 Kasım 1917 tarihindeki Rus iç savaşı, bir diğer deyişle Bolşevik İhtilali henüz gerçekleşmemiş. Her doktor adayı gibi o da şark hizmeti için Çarlık Rusya'sının ücra bir yerine; Gorelovo denen bir kasabaya gönderilir.
Dr. Bomgard, fakülteden dereceyle mezun olmuş çiçeği burnunda bir doktor adayıdır. Bilgileri neredeyse tamamen teoriktir. Ne savaş görmüş ne de bir hastanede pratik yapmıştır. Aklında binlerce soru, şüphe, endişe ve korkuyla, yağan kardan ve tipiden burnunuzun ucunu bile göremediğiniz bir kış günü, görev alacağı hastaneye varır. Bir sağlık memuru, iki ebe, bekçi ve aşçı karısı; otuz yataklı hastanenin tüm kadrosu işte bu kişilerden ibarettir. Hastanenin küçüklüğüne aldanmayın, günde en az yüz -hatta bazen yüz elli- hastayı ayakta muayene eden, toy ama çalışkan ve sebatkâr doktorumuz, o genç yaşına ve tüm tecrübesizliğine rağmen gözünü budaktan esirgemez. Fıtıksa fıtık, ampütasyonsa ampütasyon, ters doğumsa ters doğum, önüne hangi hasta gelirse gelsin yiğitçe girişir ameliyatlarına. Hatta bazen sabahın sekizinden, akşamın dokuzuna kadar durmaksızın çalışır. Her meslekte çalışılarak uzman olunur düsturunu edinerek, o da peyderpey pişer, tecrübe edinir. Ekibi de onu her daim destekler ve ellerinden gelen tüm yardımı ondan esirgemezler. Bir elinde okul kitapları, diğerinde bisturi birçok ameliyat yapar. Boş zamanlarında yapmayı en çok sevdiği şeyler: Tonlarca kitap okurken sigara içmek ve semaverinden koyduğu sıcak çayı yudumlamaktır. Okuya okuya, insanları kese kese, etrafındakileri dinleye dinleye daha iyi öğrenir.
Rusya, Moskova, 1917 yılının başları. Tıp Fakültesinden yeni mezun henüz 24 yaşında bir doktor. Miladi takvime göre 7 Kasım 1917 tarihindeki Rus iç savaşı, bir diğer deyişle Bolşevik İhtilali henüz gerçekleşmemiş. Her doktor adayı gibi o da şark hizmeti için Çarlık Rusya'sının ücra bir yerine; Gorelovo denen bir kasabaya gönderilir.
Dr. Bomgard, fakülteden dereceyle mezun olmuş çiçeği burnunda bir doktor adayıdır. Bilgileri neredeyse tamamen teoriktir. Ne savaş görmüş ne de bir hastanede pratik yapmıştır. Aklında binlerce soru, şüphe, endişe ve korkuyla, yağan kardan ve tipiden burnunuzun ucunu bile göremediğiniz bir kış günü, görev alacağı hastaneye varır. Bir sağlık memuru, iki ebe, bekçi ve aşçı karısı; otuz yataklı hastanenin tüm kadrosu işte bu kişilerden ibarettir. Hastanenin küçüklüğüne aldanmayın, günde en az yüz -hatta bazen yüz elli- hastayı ayakta muayene eden, toy ama çalışkan ve sebatkâr doktorumuz, o genç yaşına ve tüm tecrübesizliğine rağmen gözünü budaktan esirgemez. Fıtıksa fıtık, ampütasyonsa ampütasyon, ters doğumsa ters doğum, önüne hangi hasta gelirse gelsin yiğitçe girişir ameliyatlarına. Hatta bazen sabahın sekizinden, akşamın dokuzuna kadar durmaksızın çalışır. Her meslekte çalışılarak uzman olunur düsturunu edinerek, o da peyderpey pişer, tecrübe edinir. Ekibi de onu her daim destekler ve ellerinden gelen tüm yardımı ondan esirgemezler. Bir elinde okul kitapları, diğerinde bisturi birçok ameliyat yapar. Boş zamanlarında yapmayı en çok sevdiği şeyler: Tonlarca kitap okurken sigara içmek ve semaverinden koyduğu sıcak çayı yudumlamaktır. Okuya okuya, insanları kese kese, etrafındakileri dinleye dinleye daha iyi öğrenir.