15. asırda Türk-İslam medeniyeti ile tanışan Bosna, kısa zamanda Osmanlı’nın önemli kültür ve edebî mahfillerinden biri hâline gelir. Yüzden fazla nâsir ve şair yetiştirdiği bilinen bu coğrafyanın en önemli müelliflerinden biri de kuşkusuz Harîmî mahlaslı ‘Alî Dede’dir. O, şuara tezkirelerinde zikredilmese de bazı biyografik-tarihî kaynaklarda kendisinden övgüyle bahsedilen bir mutasavvıf, âlim ve şairdir. Hayatı hakkında sınırlı bilgilere sahip olduğumuz Harîmî, 1598 yılında bir ikindi vakti alnı secdede vefat eder. Senelerce Kanunî Sultan Süleyman’ın Sigetvar’daki türbesi ve yanındaki dergahta irşad faaliyetlerinde bulunmasından mütevellid “Türbe Şeyhi” lakabıyla meşhur olur. III. Murad’ın emriyle Makam-ı İbrahim’i tamir için Mekke’ye gider. Mürşidi Nûreddin-zâde vesilesiyle Halvetî tarikatına intisap eden ‘Alî Dede, Arapça ve Türkçe yirmiden fazla eser kaleme alır.
Bu kitap, üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde Bosna havzasında neşv ü nema bulmuş şair ve muharrirlerden kısaca bahsedildikten sonra ilk bölümde, Harîmî ‘Alî Dede’nin hayatı, şahsiyeti ve eserleri ele alınmıştır. İkinci bölümde, onun daha evvel üzerinde bir neşriyyat bulunmayan yekûnu 761 beyitten müteşekkil Gencîne-i Levâ’ih adlı mesnevisinin şekil ve muhteva yönünden tedkiki ve tahlili yapılmıştır. Üçüncü bölümde de bilinen yegâne nüshası Saraybosna Üniversitesi Doğu Enstitüsü Kütüphanesi No: R. 83’te kayıtlı bir mecmua içerisinde yer alan bu manzumenin, Arap harflerinden Latin alfabesine transkripsiyonlu aktarımına yer verilmiştir.
15. asırda Türk-İslam medeniyeti ile tanışan Bosna, kısa zamanda Osmanlı’nın önemli kültür ve edebî mahfillerinden biri hâline gelir. Yüzden fazla nâsir ve şair yetiştirdiği bilinen bu coğrafyanın en önemli müelliflerinden biri de kuşkusuz Harîmî mahlaslı ‘Alî Dede’dir. O, şuara tezkirelerinde zikredilmese de bazı biyografik-tarihî kaynaklarda kendisinden övgüyle bahsedilen bir mutasavvıf, âlim ve şairdir. Hayatı hakkında sınırlı bilgilere sahip olduğumuz Harîmî, 1598 yılında bir ikindi vakti alnı secdede vefat eder. Senelerce Kanunî Sultan Süleyman’ın Sigetvar’daki türbesi ve yanındaki dergahta irşad faaliyetlerinde bulunmasından mütevellid “Türbe Şeyhi” lakabıyla meşhur olur. III. Murad’ın emriyle Makam-ı İbrahim’i tamir için Mekke’ye gider. Mürşidi Nûreddin-zâde vesilesiyle Halvetî tarikatına intisap eden ‘Alî Dede, Arapça ve Türkçe yirmiden fazla eser kaleme alır.
Bu kitap, üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde Bosna havzasında neşv ü nema bulmuş şair ve muharrirlerden kısaca bahsedildikten sonra ilk bölümde, Harîmî ‘Alî Dede’nin hayatı, şahsiyeti ve eserleri ele alınmıştır. İkinci bölümde, onun daha evvel üzerinde bir neşriyyat bulunmayan yekûnu 761 beyitten müteşekkil Gencîne-i Levâ’ih adlı mesnevisinin şekil ve muhteva yönünden tedkiki ve tahlili yapılmıştır. Üçüncü bölümde de bilinen yegâne nüshası Saraybosna Üniversitesi Doğu Enstitüsü Kütüphanesi No: R. 83’te kayıtlı bir mecmua içerisinde yer alan bu manzumenin, Arap harflerinden Latin alfabesine transkripsiyonlu aktarımına yer verilmiştir.