Bu kitabı yazarken, gençlik yıllarımı hatırlamadan edemedim. 60 Yıl kadar önce, ortaokul ya da lise yıllarındayken, kendime aynı soruyu sorup dururdum:
“Gençliğe adım atarken ‘ÖRNEK’ olarak kimi seçmeliyim? Kime benzemeliyim ki hayatımı ona göre yönlendireyim?
O günlerde elbette ki yaşım gereği, düşündüğüm tek şey meşhur olabilmekti. Herkes ben tanıyıp sevmeliydi. Saygı duymasalar bile bana özenmeliydi.
Zaten uzun yıllar boyu önüme konan örnekler hep meşhur kişilerdi: Müzisyenler, aktörler, sanatçılar…
Yani herkes tarafından alkışlananlar.
‘68 Kuşağından’ biri olarak, en sonunda bir gitarla yola koyuldum. Ve en değerli yıllarımı ne yazık ki o nedenle harcadım.
Ama sonra fark ettim ki ‘gerçek alkış’ meleklerin alkışlarıymış. Allah’ın ve Resulünün rızasındaymış.
Bu noktadan hareketle ben de Peygamberimizin hayatını anlatarak ‘EN GÜZEL ÖRNEK’i göstermeye çalıştım.
Öyle bir örnek seçmek, ‘ebedî gençliğin’ anahtarıdır.
Bu kitabı yazarken, gençlik yıllarımı hatırlamadan edemedim. 60 Yıl kadar önce, ortaokul ya da lise yıllarındayken, kendime aynı soruyu sorup dururdum:
“Gençliğe adım atarken ‘ÖRNEK’ olarak kimi seçmeliyim? Kime benzemeliyim ki hayatımı ona göre yönlendireyim?
O günlerde elbette ki yaşım gereği, düşündüğüm tek şey meşhur olabilmekti. Herkes ben tanıyıp sevmeliydi. Saygı duymasalar bile bana özenmeliydi.
Zaten uzun yıllar boyu önüme konan örnekler hep meşhur kişilerdi: Müzisyenler, aktörler, sanatçılar…
Yani herkes tarafından alkışlananlar.
‘68 Kuşağından’ biri olarak, en sonunda bir gitarla yola koyuldum. Ve en değerli yıllarımı ne yazık ki o nedenle harcadım.
Ama sonra fark ettim ki ‘gerçek alkış’ meleklerin alkışlarıymış. Allah’ın ve Resulünün rızasındaymış.
Bu noktadan hareketle ben de Peygamberimizin hayatını anlatarak ‘EN GÜZEL ÖRNEK’i göstermeye çalıştım.
Öyle bir örnek seçmek, ‘ebedî gençliğin’ anahtarıdır.