Bir ingiliz şair destan için şöyle demektedir; Kahramanlık şiiri insan ruhunun başarabileceği en büyük eserdir. Sürekli olarak etkileşimde bulunmuş toplum ve olaylar, destanların dış yapısını meydana getirir. Toplumların maddi ve manevi gücü, yaşantısı ve bu yaşantıya şekil veren geleneksel ve manevi etkenler destanın yapısını tamamlar. Destanlarda sözü edilen şahısların kahramanların kişiliği birçok yerde toplumun tutkuları ile şekillenir, kahraman kendi toplumunun bütün özelliklerini yansıtır, yaşar. Kahramanın yaşantısı, toplumun yaşantısı olur. Destanların oluşması, olayların içerisinde meydana gelen motifler, genel olarak, tarihi olaylara ve gerçek yaşama dayandığı gibi, diğer taraftan da psikolojik hayatın yapısına ve inançlara dayanmaktadır. Bu nedenle destanlarda göze çarpan en önemli unsurlardan biri doğaüstü canlılar, varlıklar ve olaylardır. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, destanlar hiç de ilk ortaya çıktıkları gibi uzun zaman aynı yapıda kalamazlar; toplumun içinde gelişip oluştuklarından ve aynı zamanda ağızdan ağıza, nesilden nesile iletildiklerinden zaman içerisinde değişikliklere uğramışlardır.
Bir ingiliz şair destan için şöyle demektedir; Kahramanlık şiiri insan ruhunun başarabileceği en büyük eserdir. Sürekli olarak etkileşimde bulunmuş toplum ve olaylar, destanların dış yapısını meydana getirir. Toplumların maddi ve manevi gücü, yaşantısı ve bu yaşantıya şekil veren geleneksel ve manevi etkenler destanın yapısını tamamlar. Destanlarda sözü edilen şahısların kahramanların kişiliği birçok yerde toplumun tutkuları ile şekillenir, kahraman kendi toplumunun bütün özelliklerini yansıtır, yaşar. Kahramanın yaşantısı, toplumun yaşantısı olur. Destanların oluşması, olayların içerisinde meydana gelen motifler, genel olarak, tarihi olaylara ve gerçek yaşama dayandığı gibi, diğer taraftan da psikolojik hayatın yapısına ve inançlara dayanmaktadır. Bu nedenle destanlarda göze çarpan en önemli unsurlardan biri doğaüstü canlılar, varlıklar ve olaylardır. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, destanlar hiç de ilk ortaya çıktıkları gibi uzun zaman aynı yapıda kalamazlar; toplumun içinde gelişip oluştuklarından ve aynı zamanda ağızdan ağıza, nesilden nesile iletildiklerinden zaman içerisinde değişikliklere uğramışlardır.