“O ilaçların bana bir faydası yok ki! Hem içine ne koyuyorlar bilmiyoruz. Bak, sapasağlam kadını öldürdüler, biz aval aval seyrettik.”
Babasının konuşurken birdenbire değiştiğini, adeta başka bir âleme geçtiğini Emre yıllardır biliyordu.
“Baba bak yine sanrılar geldi. Hayal görmeye başladın. İlaçlar...”
“İlaçlar sadece beni yavaş yavaş öldürüyor. Hoş, anneni ilaç vermeden öldürdüler. Sırf ben ellerine kalayım diye!”
(Kitaptan)
Paranoid şizofren, emekli matematik profesörü Levent Drama, hastalığının etkisiyle işlediğini düşündüğü bir cinayetin vicdani muhakemesini yaparken, öldürdüğünü düşündüğü Hande Bitez, birkaç gün sonra profesörün itiraf ettiği şekilde öldürülür. Ortada "unutmak" ya da "hatırlamamak" üzerine bilimsel bir muamma varken, "Gerçek ama hangi gerçek?" sorusunun cevabı her şeyden önemli bir sorun haline gelecektir.
Cüneyt Ülsever'den, geçmişle günümüz arasındaki gerilim ve geçişlerle kurgulanmış, usta işi bir roman!
“O ilaçların bana bir faydası yok ki! Hem içine ne koyuyorlar bilmiyoruz. Bak, sapasağlam kadını öldürdüler, biz aval aval seyrettik.”
Babasının konuşurken birdenbire değiştiğini, adeta başka bir âleme geçtiğini Emre yıllardır biliyordu.
“Baba bak yine sanrılar geldi. Hayal görmeye başladın. İlaçlar...”
“İlaçlar sadece beni yavaş yavaş öldürüyor. Hoş, anneni ilaç vermeden öldürdüler. Sırf ben ellerine kalayım diye!”
(Kitaptan)
Paranoid şizofren, emekli matematik profesörü Levent Drama, hastalığının etkisiyle işlediğini düşündüğü bir cinayetin vicdani muhakemesini yaparken, öldürdüğünü düşündüğü Hande Bitez, birkaç gün sonra profesörün itiraf ettiği şekilde öldürülür. Ortada "unutmak" ya da "hatırlamamak" üzerine bilimsel bir muamma varken, "Gerçek ama hangi gerçek?" sorusunun cevabı her şeyden önemli bir sorun haline gelecektir.
Cüneyt Ülsever'den, geçmişle günümüz arasındaki gerilim ve geçişlerle kurgulanmış, usta işi bir roman!