“Sıradanlaşmayı bir kurtuluşa eşliyoruz.
Arzularımızdan vazgeçerek tüketmeye, örneğin bir noktada konut kredisi borçlusu olmaya ya da yılın tamamında iki haftalık yurtdışı tatilini planlamaya meylediyoruz. İhtiyacımız olmayan pahalı kıyafetlere, en yeni cep telefonlarına, ayakkabılara, gözlüklere erişmek için uyanıyoruz her gün; günü de bunlara erişebildiğimizi göstermeye ayırıyoruz. Çok çalışan, sık tüketen, haddinden fazla şeye sahip olan birer sıradan oluyoruz böylelikle. Toplum bizi takdir ediyor, açık açık söylemiyor ama kitap yazmak gibi boş hayallerin peşinde sürüklenmektense bütün bunları başarmış olduğumuz için kabul ediyor bizi. Tercihimiz yeni bir ben yaratıyor
– bu yeni ben herkese çok benziyor.”
Kerem Görkem, yine günümüz toplumunu, toplumdaki bireylerin açmazlarını büyüteç altına yatırıyor; ormana değil, ağaçlara bakıyor. Ne çok ortak yanımız olduğunu, bizi birbirimizden nelerin ayırdığını ya da ayırmadığını, o toplumun, toplum çarkının tam ortasından anlatıyor.
“Sıradanlaşmayı bir kurtuluşa eşliyoruz.
Arzularımızdan vazgeçerek tüketmeye, örneğin bir noktada konut kredisi borçlusu olmaya ya da yılın tamamında iki haftalık yurtdışı tatilini planlamaya meylediyoruz. İhtiyacımız olmayan pahalı kıyafetlere, en yeni cep telefonlarına, ayakkabılara, gözlüklere erişmek için uyanıyoruz her gün; günü de bunlara erişebildiğimizi göstermeye ayırıyoruz. Çok çalışan, sık tüketen, haddinden fazla şeye sahip olan birer sıradan oluyoruz böylelikle. Toplum bizi takdir ediyor, açık açık söylemiyor ama kitap yazmak gibi boş hayallerin peşinde sürüklenmektense bütün bunları başarmış olduğumuz için kabul ediyor bizi. Tercihimiz yeni bir ben yaratıyor
– bu yeni ben herkese çok benziyor.”
Kerem Görkem, yine günümüz toplumunu, toplumdaki bireylerin açmazlarını büyüteç altına yatırıyor; ormana değil, ağaçlara bakıyor. Ne çok ortak yanımız olduğunu, bizi birbirimizden nelerin ayırdığını ya da ayırmadığını, o toplumun, toplum çarkının tam ortasından anlatıyor.