Emîr Abdullah, Endülüs coğrafyasındaki Tavâif-i Mülûk devrinin önemli bir hanedanı olan Zîrîlerin son sultanıdır. Kendi çapında zaferler kazanmış, kaleler sahibi olmuş ve Murâbıt hükümdarıyla birlikte Hristiyanlara karşı çetin savaşlara katılarak önemli başarılar elde etmiştir.
Bilahare aleyhinde çok hadiseler gelişmiş, kendisine iftiralar atılmıştır. Neticede o yine bir Müslüman hükümdar tarafından tahtından edilmiş, nesi varsa elinden alınmış ve elbiselerini satarak zaruri ihtiyaçlarını giderir hâle düşmüştür.
Abdullah’ın Hatıraları, Endülüs tarihinin bir özeti niteliğindedir. Yaşadığı coğrafyayı, devletlerin ve emîrliklerin durumunu ilk ağızdan aktarması bakımından kıymetlidir. Bizzat kendi kalemiyle kendini temize çıkarmaya çalıştığı bu eseriyle, esasında bir döneme ışık tutan çok önemli bir kaynak hazırlamıştır. O, bir taraftan Endülüs kalelerinin düşüşünün hazin ve bir o kadar da ibretlerle dolu hikayesini anlatırken; astronomi, tıp ve felsefeden de bahsetmeyi ihmal etmemiştir.
Neredeyse bir milenyum önce kaleme alınan bu hatırat, çok gecikmiş de olsa, tarafımızdan Türkçeye tercüme edilmiş ve okurlarımızın istifadesine sunulmuştur.
*
“Geleceği yaşamak azminde olan milletlerin geçmişin muhasebesini iyi yapması gerektiğinde şüphe yoktur.”
Emîr Abdullah, Endülüs coğrafyasındaki Tavâif-i Mülûk devrinin önemli bir hanedanı olan Zîrîlerin son sultanıdır. Kendi çapında zaferler kazanmış, kaleler sahibi olmuş ve Murâbıt hükümdarıyla birlikte Hristiyanlara karşı çetin savaşlara katılarak önemli başarılar elde etmiştir.
Bilahare aleyhinde çok hadiseler gelişmiş, kendisine iftiralar atılmıştır. Neticede o yine bir Müslüman hükümdar tarafından tahtından edilmiş, nesi varsa elinden alınmış ve elbiselerini satarak zaruri ihtiyaçlarını giderir hâle düşmüştür.
Abdullah’ın Hatıraları, Endülüs tarihinin bir özeti niteliğindedir. Yaşadığı coğrafyayı, devletlerin ve emîrliklerin durumunu ilk ağızdan aktarması bakımından kıymetlidir. Bizzat kendi kalemiyle kendini temize çıkarmaya çalıştığı bu eseriyle, esasında bir döneme ışık tutan çok önemli bir kaynak hazırlamıştır. O, bir taraftan Endülüs kalelerinin düşüşünün hazin ve bir o kadar da ibretlerle dolu hikayesini anlatırken; astronomi, tıp ve felsefeden de bahsetmeyi ihmal etmemiştir.
Neredeyse bir milenyum önce kaleme alınan bu hatırat, çok gecikmiş de olsa, tarafımızdan Türkçeye tercüme edilmiş ve okurlarımızın istifadesine sunulmuştur.
*
“Geleceği yaşamak azminde olan milletlerin geçmişin muhasebesini iyi yapması gerektiğinde şüphe yoktur.”