Gizli Bahçe, Frances Hodgson Burnett'in ilk kez 1911'de, The American Magazine'de tefrika edildikten sonra kitap olarak yayımlanan bir romanıdır. Burnett'in en popüler romanlarından biri ve İngiliz çocuk edebiyatının da bir klasiği olarak görülen eserin, çeşitli sahne ve film uyarlamaları yapılmıştır.
Yetim kalan ve eniştesinin bozkırdaki malikânesinde yaşamaya gönderilen Mary Lennox, yalnız ve mutsuz bir çocuktur. Hizmetçisinin erkek kardeşi Dickon ile maceralı arkadaşlıkları başlar ardından Mary’nin kuzeni Colin’in de onlara katılmasıyla Misselthwaite Malikânesi’nde bu üç kafadarın küçük serüveni başlar. Ve Kızılgerdan kuşunun, Mary'ye gizemli bir gizli bahçenin kapısını göstermesiyle maceraları farklı bir boyuta ulaşır.
Kötü bir baba olmak gibi bir niyeti yoktu ancak kendini bir baba gibi de hissetmemişti. Doktorlar, hemşireler tutmuş, ne gerekiyorsa fazlasıyla karşılamıştı ama çocuğu düşünmek bile onu ürpertiyor, dertlendikçe dertleniyordu. Bir yıllık yokluğun ardından Misselthwaite’e döndüğünde küçük, sefil şey başını ağır ağır ve kayıtsızca kaldırırken siyah kirpiklerle çevrili kurşuni gözleri gören adamın, bir zamanlar taptığı o mutlu gözlerin benzerlerini ama bir o kadar da korkunç bir şekilde zıddını görünce beti benzi atmıştı.
Gizli Bahçe, Frances Hodgson Burnett'in ilk kez 1911'de, The American Magazine'de tefrika edildikten sonra kitap olarak yayımlanan bir romanıdır. Burnett'in en popüler romanlarından biri ve İngiliz çocuk edebiyatının da bir klasiği olarak görülen eserin, çeşitli sahne ve film uyarlamaları yapılmıştır.
Yetim kalan ve eniştesinin bozkırdaki malikânesinde yaşamaya gönderilen Mary Lennox, yalnız ve mutsuz bir çocuktur. Hizmetçisinin erkek kardeşi Dickon ile maceralı arkadaşlıkları başlar ardından Mary’nin kuzeni Colin’in de onlara katılmasıyla Misselthwaite Malikânesi’nde bu üç kafadarın küçük serüveni başlar. Ve Kızılgerdan kuşunun, Mary'ye gizemli bir gizli bahçenin kapısını göstermesiyle maceraları farklı bir boyuta ulaşır.
Kötü bir baba olmak gibi bir niyeti yoktu ancak kendini bir baba gibi de hissetmemişti. Doktorlar, hemşireler tutmuş, ne gerekiyorsa fazlasıyla karşılamıştı ama çocuğu düşünmek bile onu ürpertiyor, dertlendikçe dertleniyordu. Bir yıllık yokluğun ardından Misselthwaite’e döndüğünde küçük, sefil şey başını ağır ağır ve kayıtsızca kaldırırken siyah kirpiklerle çevrili kurşuni gözleri gören adamın, bir zamanlar taptığı o mutlu gözlerin benzerlerini ama bir o kadar da korkunç bir şekilde zıddını görünce beti benzi atmıştı.