Göç Yollarında - Altmışıncı Yılında Türk Alman Edebiyatı ve Kültürü

Stok Kodu:
9786257686839
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
293
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-06
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
1. Hamur
%13 indirimli
200,00TL
174,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 21,27TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786257686839
905965
Göç Yollarında - Altmışıncı Yılında Türk Alman Edebiyatı ve Kültürü
Göç Yollarında - Altmışıncı Yılında Türk Alman Edebiyatı ve Kültürü
174.00

Almanya treni Haydarpaşa Garından kalkalı tam 60 yıl oldu. 60 yıllık bu göç serüveni, göçenler ve ardında kalanlar için bir kaderin başlangıcı. O gün Almanya’ya çalışmak için gidenler, en kısa sürede vatanlarına geri dönmek için çıktılar yola. Misafirlik ev sahipliğine dönüşür, misafir işçiler ailelerini de yanlarına alırken Almanya artık, misafir işçiliğin değil, gelecek nesillerin vatanı oldu.
İbni Haldun, coğrafya kaderdir der, oysa insan yaşadıkça göçün ve ayrılığın bir kader olduğunu anlar. Göç, kalanlar için de, gidenler için de bir kaderdir. Anadolu coğrafyası, göçün kader olduğu bir coğrafya. Anadolu’nun hangi köşesine gitsek, Almanya’da yakını olan birileri çıkar karşımıza. Göç Anadolu insanının yazgısıdır. Göç edenlerin umudu hep vatana dönmektir. Şairin dediği gibi, “ne görsem ötesinde hasret çektiğim diyar, kavuşmak neden olmaz, mademki ayrılık var”.
Hangi nedenle olursa olsun göç, ayrılık ve acıları beraberinde getirir. Gönüllü göçen de, zorunlu göçen de, ardında sevdiklerini bırakarak çıkar bu yola. Edebiyatın en anlamlı konularından birisidir göç. Özellikle şiirlerin en yoğun temalarından birisidir göç. Ayrılık, göçün bir diğer adıdır. Göç gecelerini anlatan nice güzel şiirler vardır. Fuzuli, “ayrılık gecesi yanar gönlüm, kan döker göz pınarlarım” derken, Karacaoğlan ayrılığı ölümle eş tutar ve “Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm” der. Nazım Hikmet vatan hasretini, “memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak” sözleriyle yüreklere kazırken, Necip Fazıl, göçü hayatla eş tutarak, “bir ömür sürüyoruz nereye varsak hicret” mısrasıyla dile getirir.

Almanya treni Haydarpaşa Garından kalkalı tam 60 yıl oldu. 60 yıllık bu göç serüveni, göçenler ve ardında kalanlar için bir kaderin başlangıcı. O gün Almanya’ya çalışmak için gidenler, en kısa sürede vatanlarına geri dönmek için çıktılar yola. Misafirlik ev sahipliğine dönüşür, misafir işçiler ailelerini de yanlarına alırken Almanya artık, misafir işçiliğin değil, gelecek nesillerin vatanı oldu.
İbni Haldun, coğrafya kaderdir der, oysa insan yaşadıkça göçün ve ayrılığın bir kader olduğunu anlar. Göç, kalanlar için de, gidenler için de bir kaderdir. Anadolu coğrafyası, göçün kader olduğu bir coğrafya. Anadolu’nun hangi köşesine gitsek, Almanya’da yakını olan birileri çıkar karşımıza. Göç Anadolu insanının yazgısıdır. Göç edenlerin umudu hep vatana dönmektir. Şairin dediği gibi, “ne görsem ötesinde hasret çektiğim diyar, kavuşmak neden olmaz, mademki ayrılık var”.
Hangi nedenle olursa olsun göç, ayrılık ve acıları beraberinde getirir. Gönüllü göçen de, zorunlu göçen de, ardında sevdiklerini bırakarak çıkar bu yola. Edebiyatın en anlamlı konularından birisidir göç. Özellikle şiirlerin en yoğun temalarından birisidir göç. Ayrılık, göçün bir diğer adıdır. Göç gecelerini anlatan nice güzel şiirler vardır. Fuzuli, “ayrılık gecesi yanar gönlüm, kan döker göz pınarlarım” derken, Karacaoğlan ayrılığı ölümle eş tutar ve “Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm” der. Nazım Hikmet vatan hasretini, “memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak” sözleriyle yüreklere kazırken, Necip Fazıl, göçü hayatla eş tutarak, “bir ömür sürüyoruz nereye varsak hicret” mısrasıyla dile getirir.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat