"Buradayım. Gelsene!" diye seslendi içeriden. Rahatlamıştım. Onu görünce rahatım tekrar kaçtı. Anlamsızca gülerek bana bakıyordu. Ama doğrusunu isterseniz aslında ağlamak üzereydi. "Ne yaptın kendine!" diye inleyerek yanına yaklaştım. Ona sarılmak için kollarımı uzattım. "Dokunma bana!" diye bağırdı. Gözlerine baktım. Yakıcı bir acıyla dolmuş, taşıyorlardı. Sarı saçlarını kökünden eğri büğrü kesmişti. Bu hâliyle bir akıl hastanesi kaçkınını andırsa da güzelliğinden en ufak bir şey yitirmemişti. Gözlerim dolmuştu. "Neden yaptın?" diye fısıldadım. "Artık beni sevmiyorsun madem, ben de kendimi sevmeyeceğim!” dedi. İşin tuhaf tarafı, onu hâlâ deli gibi seviyordum.
"Buradayım. Gelsene!" diye seslendi içeriden. Rahatlamıştım. Onu görünce rahatım tekrar kaçtı. Anlamsızca gülerek bana bakıyordu. Ama doğrusunu isterseniz aslında ağlamak üzereydi. "Ne yaptın kendine!" diye inleyerek yanına yaklaştım. Ona sarılmak için kollarımı uzattım. "Dokunma bana!" diye bağırdı. Gözlerine baktım. Yakıcı bir acıyla dolmuş, taşıyorlardı. Sarı saçlarını kökünden eğri büğrü kesmişti. Bu hâliyle bir akıl hastanesi kaçkınını andırsa da güzelliğinden en ufak bir şey yitirmemişti. Gözlerim dolmuştu. "Neden yaptın?" diye fısıldadım. "Artık beni sevmiyorsun madem, ben de kendimi sevmeyeceğim!” dedi. İşin tuhaf tarafı, onu hâlâ deli gibi seviyordum.