Gecenin korkutan sessizliğinde, herkes sıcacık yatağında uyuyordu.
Kıvırcık, tuvalete gitmek için yatağından kalktı. Saçları kirpi gibiydi. Yattığı odanın kapısını açıp merdivenlere doğru yürüdü.
Sevgi Evi’nde, benciliği ve kibriyle tanınan 17 yaşındaki Ejder, sessizce yürüyüp kıvırcığın yanına geldi.
“Günaydın! Benim adım Simurg! Göklerden selam getirdim sana.” dedi.
Işık, saygıyla tebessüm etti.
“Günaydın, ben de Işık. Büyüleyici bir güzelliğe sahipsin. Nerelerden geldin?”
“Bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’ndan geldim.”
“Kaf Dağ’ı mı?”
“Evet, Kaf Dağı’nın doruğunda gökleri yeşile dönüştüren zümrütten bir kaya bulunur. Orada yaşıyorum. Senin için geldim.”
“Benim için mi geldin, neden?”
“Çünkü küçücük yüreğinde, kocaman bir sevgi taşıyorsun. Sevgi tüm acıları, nefreti, kötülüğü iyiliğe dönüştüren tek güçtür. Ben, burnu Kaf Dağı’nda olanlara değil, yüreği kocaman insanlara görünürüm.”
Gecenin korkutan sessizliğinde, herkes sıcacık yatağında uyuyordu.
Kıvırcık, tuvalete gitmek için yatağından kalktı. Saçları kirpi gibiydi. Yattığı odanın kapısını açıp merdivenlere doğru yürüdü.
Sevgi Evi’nde, benciliği ve kibriyle tanınan 17 yaşındaki Ejder, sessizce yürüyüp kıvırcığın yanına geldi.
“Günaydın! Benim adım Simurg! Göklerden selam getirdim sana.” dedi.
Işık, saygıyla tebessüm etti.
“Günaydın, ben de Işık. Büyüleyici bir güzelliğe sahipsin. Nerelerden geldin?”
“Bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’ndan geldim.”
“Kaf Dağ’ı mı?”
“Evet, Kaf Dağı’nın doruğunda gökleri yeşile dönüştüren zümrütten bir kaya bulunur. Orada yaşıyorum. Senin için geldim.”
“Benim için mi geldin, neden?”
“Çünkü küçücük yüreğinde, kocaman bir sevgi taşıyorsun. Sevgi tüm acıları, nefreti, kötülüğü iyiliğe dönüştüren tek güçtür. Ben, burnu Kaf Dağı’nda olanlara değil, yüreği kocaman insanlara görünürüm.”