Geleneksel kültürümüzün gerek sözlü gerekse maddi ya da pratiklere dayalı varlığının, folklor disiplini çerçevesinde sosyoloji, antropoloji, etnoloji, psikoloji vb. gibi uzaktan yakından ilişkili olduğu diğer çalışma prensiplerinden de desteklenerek incelenmeye başlanmasından beri, söz konusu kültürel dokuya dair pek çok kuramsal analiz denemeleri yapılmıştır. Ele alındığı ana disiplinin temel çalışma paradigmalarının uygulandığı bu çalışmalarda, özellikle metin merkezli yaklaşımların sayesinde pek çok yeni bakış açısı ortaya konulmuştur. Denilebilir ki özellikle kahir ekseriyet uzun bir dönem halk edebiyatı çatısı altında konumlandırılan halk bilimi çalışmaları, bu minvalde daha bağımsız çalışma ekollerine sahip olarak tabiri caizse rüştünü ispat etmiş ve daha geniş açılara sahip inceleme odaklarına kavuşmuştur. Bu minvalde söz konusu çalışmalarda, sözlü kültürden, maddi kültüre; geçiş ritüellerinden geleneksel kabul, inanç, uygulama, kutlama, şenlik vb. kitleselleşmiş bilgi birikimi üzerinden doğru yorum ve çıkarsamalara ulaşma, alt metne sindirilen toplumsal mesajları ya da işlevleri değişim dönüşüm çizgilerini de göz ardı etmeyerek sistematize etme hedeflenmiştir denilebilir. Bu sebeple halk bilimsel çalışmaların sınırlarının günümüzde epeyce genişlediği düşüncesinden yola çıkılarak bu çalışmanın fikrî temellerinin oluşturulduğu bir gerçektir. Hal böyleyken bu kapsamda geleneksel seyirlik oyunlarımızın en meşhurlarından biri olan gölge oyunumuz üzerine feminist kuramsal bir okuma denemesi yapma düşüncesi, söz konusu çalışmanın bel kemiğini oluşturmuştur. Dolayısıyla bu çalışmada, feminist kuramın,-toplumsal değerler, yargı, pratik, inanış vb gibi- kültür kavramını oluşturan bileşenlerin pek çoğu üzerinden kadın cinsini özellikle de dezavantajlılıklarını ortaya koyarak yaptığı sorgulama başlıkları esas alınmıştır.
Geleneksel kültürümüzün gerek sözlü gerekse maddi ya da pratiklere dayalı varlığının, folklor disiplini çerçevesinde sosyoloji, antropoloji, etnoloji, psikoloji vb. gibi uzaktan yakından ilişkili olduğu diğer çalışma prensiplerinden de desteklenerek incelenmeye başlanmasından beri, söz konusu kültürel dokuya dair pek çok kuramsal analiz denemeleri yapılmıştır. Ele alındığı ana disiplinin temel çalışma paradigmalarının uygulandığı bu çalışmalarda, özellikle metin merkezli yaklaşımların sayesinde pek çok yeni bakış açısı ortaya konulmuştur. Denilebilir ki özellikle kahir ekseriyet uzun bir dönem halk edebiyatı çatısı altında konumlandırılan halk bilimi çalışmaları, bu minvalde daha bağımsız çalışma ekollerine sahip olarak tabiri caizse rüştünü ispat etmiş ve daha geniş açılara sahip inceleme odaklarına kavuşmuştur. Bu minvalde söz konusu çalışmalarda, sözlü kültürden, maddi kültüre; geçiş ritüellerinden geleneksel kabul, inanç, uygulama, kutlama, şenlik vb. kitleselleşmiş bilgi birikimi üzerinden doğru yorum ve çıkarsamalara ulaşma, alt metne sindirilen toplumsal mesajları ya da işlevleri değişim dönüşüm çizgilerini de göz ardı etmeyerek sistematize etme hedeflenmiştir denilebilir. Bu sebeple halk bilimsel çalışmaların sınırlarının günümüzde epeyce genişlediği düşüncesinden yola çıkılarak bu çalışmanın fikrî temellerinin oluşturulduğu bir gerçektir. Hal böyleyken bu kapsamda geleneksel seyirlik oyunlarımızın en meşhurlarından biri olan gölge oyunumuz üzerine feminist kuramsal bir okuma denemesi yapma düşüncesi, söz konusu çalışmanın bel kemiğini oluşturmuştur. Dolayısıyla bu çalışmada, feminist kuramın,-toplumsal değerler, yargı, pratik, inanış vb gibi- kültür kavramını oluşturan bileşenlerin pek çoğu üzerinden kadın cinsini özellikle de dezavantajlılıklarını ortaya koyarak yaptığı sorgulama başlıkları esas alınmıştır.