Gölgenin Ruhu

Stok Kodu:
9786256900967
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
176
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-02
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%27 indirimli
230,00TL
167,90TL
Taksitli fiyat: 9 x 20,52TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786256900967
1365320
Gölgenin Ruhu
Gölgenin Ruhu
167.90

Bu günlerde kendimi dipnot gibi hissediyorum. Gereksiz, en alta atılmış gibi. Annen dinlemiyorsa baban dinlemiyorsa sessizliğime ses vermiyorlarsa sizce de dipnot gibi değil miyim?   Ben Aybüke Patronun Kızı  Dilleri susmuş gözler konuşmaya başlamıştı: Dinlemediniz, anlamadınız. Fırsat bile vermediniz. Ne zaman niyetlensek ‘SÖZÜMÜ KESME’ dediniz. Anlat biz de seni dinleriz diyemediniz.” dedi Aybüke’nin mavi bakan gözleri. Hıncahınç dolu Karşıyaka Mezarlığı birden boşalıverdi. Geriye dört mezar sekiz aile kalmıştı.  Güneşli hava yüzünden kısa kollu gömlek, tişörtle gelmişti insanlar. Birden yağmaya başlayan yağmur, gökyüzünü kaplayan karabulutlar, doğa olayları değil de sanki insanların anlaşılamama, anlaşamama çizgilerini çizmişlerdi. Konuşmayı bilmeyen yeri gelip beceremeyen ardından hep karşısındakini suçlayan dilsiz uşak misaliydi insanlar. Ve yüzyılın hastalığı ne şu ne bu ne de adını söylemeye dahi çekindiğimiz hastalıklardı. İnsanlığın tek bir hastalığı vardı: İletişimsizlik… Her şey, üç arkadaşın monotonluktan kurtulmak, renksizlik denizinde yüzen yaşamlarına renk katmak niyetleriyle başlar. Klasik ruh çağırma seansıydı yaptıkları. Olacakları tahmin bile edemediler. Sırlar çözülmüş ama iş işten çoktan geçmişti. Olan, günahsız Ayseli’ye olmuştu.  

Bu günlerde kendimi dipnot gibi hissediyorum. Gereksiz, en alta atılmış gibi. Annen dinlemiyorsa baban dinlemiyorsa sessizliğime ses vermiyorlarsa sizce de dipnot gibi değil miyim?   Ben Aybüke Patronun Kızı  Dilleri susmuş gözler konuşmaya başlamıştı: Dinlemediniz, anlamadınız. Fırsat bile vermediniz. Ne zaman niyetlensek ‘SÖZÜMÜ KESME’ dediniz. Anlat biz de seni dinleriz diyemediniz.” dedi Aybüke’nin mavi bakan gözleri. Hıncahınç dolu Karşıyaka Mezarlığı birden boşalıverdi. Geriye dört mezar sekiz aile kalmıştı.  Güneşli hava yüzünden kısa kollu gömlek, tişörtle gelmişti insanlar. Birden yağmaya başlayan yağmur, gökyüzünü kaplayan karabulutlar, doğa olayları değil de sanki insanların anlaşılamama, anlaşamama çizgilerini çizmişlerdi. Konuşmayı bilmeyen yeri gelip beceremeyen ardından hep karşısındakini suçlayan dilsiz uşak misaliydi insanlar. Ve yüzyılın hastalığı ne şu ne bu ne de adını söylemeye dahi çekindiğimiz hastalıklardı. İnsanlığın tek bir hastalığı vardı: İletişimsizlik… Her şey, üç arkadaşın monotonluktan kurtulmak, renksizlik denizinde yüzen yaşamlarına renk katmak niyetleriyle başlar. Klasik ruh çağırma seansıydı yaptıkları. Olacakları tahmin bile edemediler. Sırlar çözülmüş ama iş işten çoktan geçmişti. Olan, günahsız Ayseli’ye olmuştu.  

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat