Trabzon’dan gelen vapurun düdüğü başları denize çevirdi. Ocakların kömür kokulu askerleri yürüyorlardı, iskeleye doğru, sevenleri yanlarında. Vapur yaklaşıyordu, dua dökülüyordu anaların, kadınların dudaklarından, sarılıyorlar son kez yolcularına. Vapur demir atarken sandallar önlerine yaklaşıyordu. Babasına kuvvetlice sarıldı. Ona hep güç veren elini öptü. Taşıdığı çıkınları uzatırken elleri titredi, babası onun bileğini sıkıca tuttu, gözlerine şefkatle baktı, sonra kendi gibi madenci erlerle sandala atladı. Vapura doğru kürekler dalıp çıkmaya başlamış, uğurlayan eller havada sallanıyordu. Gözleri Fadime’yi aradı, aralarda sıkışıp kalan karısını örtüsünden tanıdı el salladı..
Yazar Hatice Erol’un, yalın ve akıcı anlatımı ile bin dokuz yüzün başlarından ikinci dünya savaşı sonrasına kadar süregelen zaman diliminde, Trabzon’dan Zonguldak’a kadar uzanan umutların, sevdaların hüzünlerin harmanlandığı hayat hikayeleri...
Trabzon’dan gelen vapurun düdüğü başları denize çevirdi. Ocakların kömür kokulu askerleri yürüyorlardı, iskeleye doğru, sevenleri yanlarında. Vapur yaklaşıyordu, dua dökülüyordu anaların, kadınların dudaklarından, sarılıyorlar son kez yolcularına. Vapur demir atarken sandallar önlerine yaklaşıyordu. Babasına kuvvetlice sarıldı. Ona hep güç veren elini öptü. Taşıdığı çıkınları uzatırken elleri titredi, babası onun bileğini sıkıca tuttu, gözlerine şefkatle baktı, sonra kendi gibi madenci erlerle sandala atladı. Vapura doğru kürekler dalıp çıkmaya başlamış, uğurlayan eller havada sallanıyordu. Gözleri Fadime’yi aradı, aralarda sıkışıp kalan karısını örtüsünden tanıdı el salladı..
Yazar Hatice Erol’un, yalın ve akıcı anlatımı ile bin dokuz yüzün başlarından ikinci dünya savaşı sonrasına kadar süregelen zaman diliminde, Trabzon’dan Zonguldak’a kadar uzanan umutların, sevdaların hüzünlerin harmanlandığı hayat hikayeleri...