Kral Süleyman’dan beri Yahudilerin kutsal emaneti olan yedi kollu Şamdan Menora, Vandalların Roma’yı istilası sırasında ele geçirilir. Bu acı duruma henüz 7 yaşındayken tanık olan Benjamin Marnefesch, ömrünü, şamdanı ait olduğu yere geri getirmeye adar. Şamdanın neredeyse 90 yıllık göçü, Yahudilerin kutsalına bağlılığıyla diyar diyar gezmesine ve bu süreçte Benjamin’in de 88 yaşında son nefesine kadar mücadelesine konu olur.
Gömülü Şamdan, hangi inanışa, hangi dine ve hangi etnik sınıfa ait olursa olsun insanın değer verdiği, kutsal gördüğü emanetler için nasıl malını, canını ortaya koyduğunu, yaşayışlarını o emanetlere göre şekillendirdiğini ve tüm sevinçlerinin ve kederlerinin kaynağının yine o emanetler olduğunu ortaya koyuyor.
Bizim bütün çilemizin kaynağı, elle tutulur olana tutunmamamız, daima arayanlar olarak kalmış olmamız ve sonsuza kadar görünmeyenin peşinden gitmemizdir. Ancak görünmez olana bağlanan, elle tutulur olana düşkün olandan daha güçlüdür, çünkü öteki geçici, bizimki kalıcıdır.
Kral Süleyman’dan beri Yahudilerin kutsal emaneti olan yedi kollu Şamdan Menora, Vandalların Roma’yı istilası sırasında ele geçirilir. Bu acı duruma henüz 7 yaşındayken tanık olan Benjamin Marnefesch, ömrünü, şamdanı ait olduğu yere geri getirmeye adar. Şamdanın neredeyse 90 yıllık göçü, Yahudilerin kutsalına bağlılığıyla diyar diyar gezmesine ve bu süreçte Benjamin’in de 88 yaşında son nefesine kadar mücadelesine konu olur.
Gömülü Şamdan, hangi inanışa, hangi dine ve hangi etnik sınıfa ait olursa olsun insanın değer verdiği, kutsal gördüğü emanetler için nasıl malını, canını ortaya koyduğunu, yaşayışlarını o emanetlere göre şekillendirdiğini ve tüm sevinçlerinin ve kederlerinin kaynağının yine o emanetler olduğunu ortaya koyuyor.
Bizim bütün çilemizin kaynağı, elle tutulur olana tutunmamamız, daima arayanlar olarak kalmış olmamız ve sonsuza kadar görünmeyenin peşinden gitmemizdir. Ancak görünmez olana bağlanan, elle tutulur olana düşkün olandan daha güçlüdür, çünkü öteki geçici, bizimki kalıcıdır.