Bizler gönye ile pergeli, üçgeni ve diğer amblemleri tanırız. Bunlar fikirleri özetleyen ve hafızamızdan silinmeyen basit cisimlerdir. Bize bir felsefi düşünce özeti sunarlar. Okulda uzun eğitim görmeyenler için bulunmaz bir fırsattır. Aklın ve ruhun eğitimi çok bilinmiş, insan hafızasına kazınmış şekillerle başlar ve böylece kolay anlaşılmasını sağlar. “15’nci ve 17’nci yüzyıllar arasında masonluk benzeri kapalı bir topluluk olarak, sadece üyelerin bildiği gizli sembollerle çalışan bir Gül-Haç kardeşliğinin varlığı tartışılabilir.
Ancak Ortaçağ ve Rönesans döneminde, sadece üyelerinin anlayacağı bir dilden öğretilerini, sembollerini ve çok eskilere kadar inen uygulamalarını iletmeye çalışan Hermetik ve Kabalist grupların varlığı inkâr edilemez. Belli bir dönemde bu grupların silahlarıyla birlikte Masonluğa katıldıkları da bir gerçektir.” Belçika Süprem Konseyi Grand Komandörü’nün kaleminden çıkan bu pozitif tespitlere, önemli bir Amerikan obediyansının başında bulunan Albert Pike’de de rastlıyoruz:
‘‘Masonluğun onlardan neler aldığını anlamak için birçok Hermetik ve simyacılık çalışmalarını inceledim. Bunların içinde gönye, pergel, üçgen, dörtgen, aynı sembolün içinde üç büyük üstat (Güneş, ay ve locanın üstadı) ile ilgili birçok şey gördüm. Hermetik olarak yorumlanabilecek semboller Hermetizm’den alınmış olabilir ancak Hermetizm’den başka nerede kullanıldığını bilmememe rağmen bunların Masonluğa geçtiklerini söyleyebilirim.
…Masonluğa bu sembolleri aktaranlar her kimse Hermetizm’i bilen kişilerdi ve bu sembollerin Fransız, İngiliz ve Alman Hermetik felsefecilerine ne ifade ettiğini de biliyorlardı.”
Bizler gönye ile pergeli, üçgeni ve diğer amblemleri tanırız. Bunlar fikirleri özetleyen ve hafızamızdan silinmeyen basit cisimlerdir. Bize bir felsefi düşünce özeti sunarlar. Okulda uzun eğitim görmeyenler için bulunmaz bir fırsattır. Aklın ve ruhun eğitimi çok bilinmiş, insan hafızasına kazınmış şekillerle başlar ve böylece kolay anlaşılmasını sağlar. “15’nci ve 17’nci yüzyıllar arasında masonluk benzeri kapalı bir topluluk olarak, sadece üyelerin bildiği gizli sembollerle çalışan bir Gül-Haç kardeşliğinin varlığı tartışılabilir.
Ancak Ortaçağ ve Rönesans döneminde, sadece üyelerinin anlayacağı bir dilden öğretilerini, sembollerini ve çok eskilere kadar inen uygulamalarını iletmeye çalışan Hermetik ve Kabalist grupların varlığı inkâr edilemez. Belli bir dönemde bu grupların silahlarıyla birlikte Masonluğa katıldıkları da bir gerçektir.” Belçika Süprem Konseyi Grand Komandörü’nün kaleminden çıkan bu pozitif tespitlere, önemli bir Amerikan obediyansının başında bulunan Albert Pike’de de rastlıyoruz:
‘‘Masonluğun onlardan neler aldığını anlamak için birçok Hermetik ve simyacılık çalışmalarını inceledim. Bunların içinde gönye, pergel, üçgen, dörtgen, aynı sembolün içinde üç büyük üstat (Güneş, ay ve locanın üstadı) ile ilgili birçok şey gördüm. Hermetik olarak yorumlanabilecek semboller Hermetizm’den alınmış olabilir ancak Hermetizm’den başka nerede kullanıldığını bilmememe rağmen bunların Masonluğa geçtiklerini söyleyebilirim.
…Masonluğa bu sembolleri aktaranlar her kimse Hermetizm’i bilen kişilerdi ve bu sembollerin Fransız, İngiliz ve Alman Hermetik felsefecilerine ne ifade ettiğini de biliyorlardı.”