Okurlar meraklıdır.
Sorarlar: Bunları yaşayarak mı yazdın?
Her yazdığın şeyi birebir yaşama olanağı yoktur. Olamaz. Bir cinayeti yazman için cani olman gerekmez.
Hem sonra birebir yaşadıklarını yazsan n'olacak?
Romanda, öyküde birebir yaşadıkların bile kurmacadır; artık birebir yaşadıkların değildir.
Kendimi yazdım desem -ki bir öyküde kendimi yazdım diyorum- kendimi değil ama kendimden bir şeyleri yazmışımdır.
Olayın kahramanının bir kadın, bir çocuk, bir kötürüm, sekeratta bir hasta olması hiç fark etmiyor. O kahramanın yaşadığı duygu nedir? Pişmanlık mı, keşkeler mi, özlem mi, korku mu, uyuşukluk mu? Kimin ağzından olursa olsun, bu duyguları taa iliklerime kadar hissederek yazmışımdır.
Hani derler ya işin hilesi dürüstlük diye, öykülerde bir yaşanmışlık tadı, bir sahicilik varsa, işin hilesi olayların değil ama duyguların yaşanmasında yatmaktadır.
Neyse, işin sırrını çok da faş etmek istemem. Ki, büyüsü kaçmasın.
Okurlar meraklıdır.
Sorarlar: Bunları yaşayarak mı yazdın?
Her yazdığın şeyi birebir yaşama olanağı yoktur. Olamaz. Bir cinayeti yazman için cani olman gerekmez.
Hem sonra birebir yaşadıklarını yazsan n'olacak?
Romanda, öyküde birebir yaşadıkların bile kurmacadır; artık birebir yaşadıkların değildir.
Kendimi yazdım desem -ki bir öyküde kendimi yazdım diyorum- kendimi değil ama kendimden bir şeyleri yazmışımdır.
Olayın kahramanının bir kadın, bir çocuk, bir kötürüm, sekeratta bir hasta olması hiç fark etmiyor. O kahramanın yaşadığı duygu nedir? Pişmanlık mı, keşkeler mi, özlem mi, korku mu, uyuşukluk mu? Kimin ağzından olursa olsun, bu duyguları taa iliklerime kadar hissederek yazmışımdır.
Hani derler ya işin hilesi dürüstlük diye, öykülerde bir yaşanmışlık tadı, bir sahicilik varsa, işin hilesi olayların değil ama duyguların yaşanmasında yatmaktadır.
Neyse, işin sırrını çok da faş etmek istemem. Ki, büyüsü kaçmasın.