Coğrafi Keşifler ve Sanayi Devrimi ile birlikte yayılmacı politikayı ideoloji haline getiren güçler arasında hegemonik mücadeleler ortaya çıkmıştır. Bu durum; coğrafyaları, doğal ve beşeri kaynakları elde etme hedefiyle stratejik hale getirmiş dolayısıyla jeopolitiği üretmiştir. Jeopolitik mücadeleler; endüstriyel devrimle ortaya çıkan üretim değişimi, teknolojik ilerlemeler, ekonomik büyümeler ve bu durumun sonucu olarak küresel aktörlerin coğrafyaları kontrol etme arzusu nedeniyle durmaksızın sürmüştür. Bunun yanında endüstriyel devrimle beraber kömür ve petrole olan talep sürekli artmış, asgari koşullarda bile modern hayatın temel unsuru olan enerji, yaşamsal
bir girdi haline dönüşmüştür. Ayrıca, ABD ve Avrupa’da petrol krizlerinden sonra doğal gazın kullanımının da giderek yaygınlaşmasıyla enerji, küresel jeopolitiği şekillendiren belirleyici bir enstrüman olmuştur.
Çalışma, devletlerin elde ettiği/edeceği siyasi, ekonomik, askeri, teknolojik ve sosyal gücün coğrafi bir niteliğe sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Bir devletin etki ve önem derecesinin anahtarı “güç” ilkesi olduğu için bu niteliği coğrafi bağlamdan bağımsız düşünmek mümkün değildir.
Coğrafi Keşifler ve Sanayi Devrimi ile birlikte yayılmacı politikayı ideoloji haline getiren güçler arasında hegemonik mücadeleler ortaya çıkmıştır. Bu durum; coğrafyaları, doğal ve beşeri kaynakları elde etme hedefiyle stratejik hale getirmiş dolayısıyla jeopolitiği üretmiştir. Jeopolitik mücadeleler; endüstriyel devrimle ortaya çıkan üretim değişimi, teknolojik ilerlemeler, ekonomik büyümeler ve bu durumun sonucu olarak küresel aktörlerin coğrafyaları kontrol etme arzusu nedeniyle durmaksızın sürmüştür. Bunun yanında endüstriyel devrimle beraber kömür ve petrole olan talep sürekli artmış, asgari koşullarda bile modern hayatın temel unsuru olan enerji, yaşamsal
bir girdi haline dönüşmüştür. Ayrıca, ABD ve Avrupa’da petrol krizlerinden sonra doğal gazın kullanımının da giderek yaygınlaşmasıyla enerji, küresel jeopolitiği şekillendiren belirleyici bir enstrüman olmuştur.
Çalışma, devletlerin elde ettiği/edeceği siyasi, ekonomik, askeri, teknolojik ve sosyal gücün coğrafi bir niteliğe sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Bir devletin etki ve önem derecesinin anahtarı “güç” ilkesi olduğu için bu niteliği coğrafi bağlamdan bağımsız düşünmek mümkün değildir.