Ganire Paşayeva’nın, bazen tomurcuklara dokunan ılık bahar yeli gibi, çiçekli bir sevdaya teşne; bazen de sert bir güz sazağı gibi, solgun bir hüzne bürünen bu şiirlerini, öncelikle şairlik iddiasından uzak, mütevazı bir gönlün sessiz çığlıkları olarak adlandırmak gerekir... Ancak çoğu kez ayrılıktan muzdarip bir yüreğin serzenişlerine dönüşen; bütün dizelerin rengini sarı bir hüzne çeviren hasret yüklü bu şiirlere, yalnızlık semasında uçan bir güvercinin kanat sesleri de denilebilir. Onun millî mefkûresi Turan’a sevdalı şiirleri ise bu millet varoldukça Türklük semasında söz söz dalgalanacaktır.
Ganire Paşayeva’nın, bazen tomurcuklara dokunan ılık bahar yeli gibi, çiçekli bir sevdaya teşne; bazen de sert bir güz sazağı gibi, solgun bir hüzne bürünen bu şiirlerini, öncelikle şairlik iddiasından uzak, mütevazı bir gönlün sessiz çığlıkları olarak adlandırmak gerekir... Ancak çoğu kez ayrılıktan muzdarip bir yüreğin serzenişlerine dönüşen; bütün dizelerin rengini sarı bir hüzne çeviren hasret yüklü bu şiirlere, yalnızlık semasında uçan bir güvercinin kanat sesleri de denilebilir. Onun millî mefkûresi Turan’a sevdalı şiirleri ise bu millet varoldukça Türklük semasında söz söz dalgalanacaktır.