Gülzar-ı Ma‘nevi, on beşinci yüzyılın ünlü sûfi şairi İbrahim Tennuri’nin Fatih Sultan Mehmed’e sunduğu mesnevisidir. Ahlaki, dini, tasavvufi konuları sade, akıcı ve aşıkane bir tarzda dile getirmesi, eski Anadolu Türkçesinin özelliklerini olduğu gibi aksettirmesi, yazı dili dışında ağızlarda yaşayan kelime ve deyimleri, bugün kullanılmayan çok sayıda öz Türkçe kelimeleri içermesi bakımından Türk dili ve edebiyatı için gerçekten büyük bir önem arz etmektedir.
Doç. Dr. Mustafa Demirel’in neşre hazırladığı eserin giriş bölümünde yazar ve eseri hakkında oldukça geniş bilgi verilmiş, inceleme bölümünde imla özellikleri ve vokallerin yazılışları anlatılmış, üçüncü bölümünde Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki en eski nüsha esas alınarak metin tespit edilmiş ve diğer nüshalardaki farklar dipnotta gösterilmiştir. Dördüncü bölümde eserdeki bütün kelimeleri içeren bir sözlük eklenmiş ve nihayet son bölümde Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan en eski nüshanın tıpkıbasımı verilmiştir.
Gülzar-ı Ma‘nevi, on beşinci yüzyılın ünlü sûfi şairi İbrahim Tennuri’nin Fatih Sultan Mehmed’e sunduğu mesnevisidir. Ahlaki, dini, tasavvufi konuları sade, akıcı ve aşıkane bir tarzda dile getirmesi, eski Anadolu Türkçesinin özelliklerini olduğu gibi aksettirmesi, yazı dili dışında ağızlarda yaşayan kelime ve deyimleri, bugün kullanılmayan çok sayıda öz Türkçe kelimeleri içermesi bakımından Türk dili ve edebiyatı için gerçekten büyük bir önem arz etmektedir.
Doç. Dr. Mustafa Demirel’in neşre hazırladığı eserin giriş bölümünde yazar ve eseri hakkında oldukça geniş bilgi verilmiş, inceleme bölümünde imla özellikleri ve vokallerin yazılışları anlatılmış, üçüncü bölümünde Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki en eski nüsha esas alınarak metin tespit edilmiş ve diğer nüshalardaki farklar dipnotta gösterilmiştir. Dördüncü bölümde eserdeki bütün kelimeleri içeren bir sözlük eklenmiş ve nihayet son bölümde Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan en eski nüshanın tıpkıbasımı verilmiştir.