Küçüğüm, bilesin; insanı apaçık öldüren şey ne çektiği acıları, ne de tutamadığı sözleridir. Henüz nefes alıyorken öldürür hasret. Zira bedenin ölmesi için önce ruhun ölmesi gerekir. Senin ruhun yıllar önce öldü. O yüzden dokuz gül bıraktım mezarına, üç kez öptüm alnından. Yüzlerce özür saydım, binlerce ağıt yaktım da gittim. Meğer gözyaşları da ıslatabilirmiş kuru toprağı... Yokluğunda öğrendim. O gün, o yıldız hiç kaymasaydı, tutamayacağım sözler vermeseydim, ben hiç gitmeseydim yahut gittiysem de sana dönebilseydim; her şey daha farklı olur muydu?
Küçüğüm, bilesin; insanı apaçık öldüren şey ne çektiği acıları, ne de tutamadığı sözleridir. Henüz nefes alıyorken öldürür hasret. Zira bedenin ölmesi için önce ruhun ölmesi gerekir. Senin ruhun yıllar önce öldü. O yüzden dokuz gül bıraktım mezarına, üç kez öptüm alnından. Yüzlerce özür saydım, binlerce ağıt yaktım da gittim. Meğer gözyaşları da ıslatabilirmiş kuru toprağı... Yokluğunda öğrendim. O gün, o yıldız hiç kaymasaydı, tutamayacağım sözler vermeseydim, ben hiç gitmeseydim yahut gittiysem de sana dönebilseydim; her şey daha farklı olur muydu?