İşte bu kitap, dünyada istisnasız herkesin peşinde olduğu o tamlık hissine nasıl ulaşabileceğimize dair bir yol haritası çizmeye çalışıyor. Ama bunu bir ders kitabı olarak değil de samimi bir dille, yazarın kendisiyle sohbeti havasında, deneyimleri ve gözlemlediklerine dayalı olarak okuyucuya sunuyor.
Bu yol, öncelikli olarak “Uyanmak nedir?” sorusuyla başlıyor ve bunun için de insanın kendini “tanıması” ve “uyumlanma” çabasından vazgeçmesi gerektiğini açıklıyor. Bu tanıma sürecinin ilk adımı ise, kavram karmaşası içerisinde sürdürdüğümüz yaşamlarımızda; bize öğretilen affetmek, iletişim, sevgi, empati gibi birçok kavramın doğru tanımlarını öğrenmekten geçiyor. Beden-ruh ilişkisi, kader-özgür irade, düşünmek hissetmek gibi konularda son derece çarpıcı tespitlerle ve çıkarımlarla bizi kalıplarımızdan çıkmaya zorluyor adeta…
Sonrasında bu yeni tanımları kullanarak nasıl uygulamaya geçireceğimize dair örnekler ve tanımlamaları, kimi zaman güldürerek, kimi zaman düşündürerek, akıcı bir yapı içerisinde sunuyor.
Geçmişe takılmadan nasıl ilerleyebiliriz? Neyi neden bırakamıyoruz? Hastalıklar yoluyla bedenimiz-ruhumuz bize neler anlatmaya çalışıyor? Ruhumuzu nasıl dinleyebiliriz? Bu ve benzeri daha birçok soru için bu kitap bize farklı bakış açıları ve pencereler sunuyor.
Alınan en cesurca karar kendin olabilmek ve kendin olarak kalabilmektir.
Herkese ve her şeye rağmen,
Hatta çoğu zaman kendine rağmen…
İşte bu kitap, dünyada istisnasız herkesin peşinde olduğu o tamlık hissine nasıl ulaşabileceğimize dair bir yol haritası çizmeye çalışıyor. Ama bunu bir ders kitabı olarak değil de samimi bir dille, yazarın kendisiyle sohbeti havasında, deneyimleri ve gözlemlediklerine dayalı olarak okuyucuya sunuyor.
Bu yol, öncelikli olarak “Uyanmak nedir?” sorusuyla başlıyor ve bunun için de insanın kendini “tanıması” ve “uyumlanma” çabasından vazgeçmesi gerektiğini açıklıyor. Bu tanıma sürecinin ilk adımı ise, kavram karmaşası içerisinde sürdürdüğümüz yaşamlarımızda; bize öğretilen affetmek, iletişim, sevgi, empati gibi birçok kavramın doğru tanımlarını öğrenmekten geçiyor. Beden-ruh ilişkisi, kader-özgür irade, düşünmek hissetmek gibi konularda son derece çarpıcı tespitlerle ve çıkarımlarla bizi kalıplarımızdan çıkmaya zorluyor adeta…
Sonrasında bu yeni tanımları kullanarak nasıl uygulamaya geçireceğimize dair örnekler ve tanımlamaları, kimi zaman güldürerek, kimi zaman düşündürerek, akıcı bir yapı içerisinde sunuyor.
Geçmişe takılmadan nasıl ilerleyebiliriz? Neyi neden bırakamıyoruz? Hastalıklar yoluyla bedenimiz-ruhumuz bize neler anlatmaya çalışıyor? Ruhumuzu nasıl dinleyebiliriz? Bu ve benzeri daha birçok soru için bu kitap bize farklı bakış açıları ve pencereler sunuyor.
Alınan en cesurca karar kendin olabilmek ve kendin olarak kalabilmektir.
Herkese ve her şeye rağmen,
Hatta çoğu zaman kendine rağmen…