Yalın anlatım, incelikli gözlemler, güzel Türkçe...
Günindi bu üç özelliğiyle birlikte, ülkemizin güneyinde bulunan sakin bir kıyı kasabasında şu soruyu bize sorduruyor: Taşra aklın mezarı mıdır, belleğin yatağı mıdır? Kuşkusuz bu soruya yanıt bulmak güçtür, ancak, tatilini geçirmek için Günindi'ye bir arkadaşının yanına giden Ezra'nın polisiye öğelerle harmanlaşmış hayat serüvenine eşlik etmek kadar değil. Ezra'nın tek istediği, bu tatil kasabasında kafa dinlemektir. Fakat ne mümkün! Günindi adeta kılıçlı bir bastondur; tüm olasılıklara, sürprizlere açık, insanın içindeki kişilikleri ortaya çıkarmaya hazır bir dünyadır.
"Oysa ikisi arasında en ufak benzerlik yoktu. Ve abajur bir yandan da annemle babamın ölümü demekti. Sonradan fare zehiri olduğu anlaşılan bir zehirle zehirlenerek öldükleri o gece de başımda bunun gibi bir abajur yanıyordu. Bana bir şey olmamıştı o gün nedense. Nedense bir şey olmamıştı işte. (...) Bana öyle geliyordu ki -ve belki de isabetli olarak- hep “Sen neden ölmedin?” diye soruyorlardı. Bu soruya cevap veremezdim. Veremeyeceğimden değil de öyle istediğimden."
Yalın anlatım, incelikli gözlemler, güzel Türkçe...
Günindi bu üç özelliğiyle birlikte, ülkemizin güneyinde bulunan sakin bir kıyı kasabasında şu soruyu bize sorduruyor: Taşra aklın mezarı mıdır, belleğin yatağı mıdır? Kuşkusuz bu soruya yanıt bulmak güçtür, ancak, tatilini geçirmek için Günindi'ye bir arkadaşının yanına giden Ezra'nın polisiye öğelerle harmanlaşmış hayat serüvenine eşlik etmek kadar değil. Ezra'nın tek istediği, bu tatil kasabasında kafa dinlemektir. Fakat ne mümkün! Günindi adeta kılıçlı bir bastondur; tüm olasılıklara, sürprizlere açık, insanın içindeki kişilikleri ortaya çıkarmaya hazır bir dünyadır.
"Oysa ikisi arasında en ufak benzerlik yoktu. Ve abajur bir yandan da annemle babamın ölümü demekti. Sonradan fare zehiri olduğu anlaşılan bir zehirle zehirlenerek öldükleri o gece de başımda bunun gibi bir abajur yanıyordu. Bana bir şey olmamıştı o gün nedense. Nedense bir şey olmamıştı işte. (...) Bana öyle geliyordu ki -ve belki de isabetli olarak- hep “Sen neden ölmedin?” diye soruyorlardı. Bu soruya cevap veremezdim. Veremeyeceğimden değil de öyle istediğimden."