Hare Güz’ün aklı ve kalbi arasında yaşanan savaşın galibi kader olurken geçmişten gelen bir adam tüm dengeleri değiştirir.
Acımasız bir tokat gibi yüze çarpan gerçekler yalnızca Hare Güz’ün inancını değil, benliğini de kaybetmesine neden olacaktır ama Hare Güz bu kez kendi kurduğu oyunun sonunda kazanabilmek için her şeyi göze almıştır. Kaderin daha acımasız olan öteki yüzü, Akif Selim için de tehlike çanları çalmaya başlamıştır.
Hare Güz’le yaşadığı son ana hapsolan Akif Selim, etrafında dönen oyunlardan bihaberdir. Saçlarından, gözlerine; ellerinden, gülüşüne kadar milim milim ezberlediği kadını başka bir şehirde, Kırlangıç’ın Kalbinde bulduğunda aradığı cevabı bulacaktır: Hare Güz’le yaralar almadan yeniden tanışması imkânsızdır.
“On yedi dikiş izin vardı; bana baktığında çok sızlıyordu, sen de kalbindeki dikiş izlerini gösteremedin, anlatamadın. Anlatmaktan hep kaçtın. Sen orada ağladın, ben burada; gözyaşlarımız aynı satırların içine aktı. Ama Akif Selim… Artık ne sen oradaydın ne de ben burada.’’
Hare Güz’ün aklı ve kalbi arasında yaşanan savaşın galibi kader olurken geçmişten gelen bir adam tüm dengeleri değiştirir.
Acımasız bir tokat gibi yüze çarpan gerçekler yalnızca Hare Güz’ün inancını değil, benliğini de kaybetmesine neden olacaktır ama Hare Güz bu kez kendi kurduğu oyunun sonunda kazanabilmek için her şeyi göze almıştır. Kaderin daha acımasız olan öteki yüzü, Akif Selim için de tehlike çanları çalmaya başlamıştır.
Hare Güz’le yaşadığı son ana hapsolan Akif Selim, etrafında dönen oyunlardan bihaberdir. Saçlarından, gözlerine; ellerinden, gülüşüne kadar milim milim ezberlediği kadını başka bir şehirde, Kırlangıç’ın Kalbinde bulduğunda aradığı cevabı bulacaktır: Hare Güz’le yaralar almadan yeniden tanışması imkânsızdır.
“On yedi dikiş izin vardı; bana baktığında çok sızlıyordu, sen de kalbindeki dikiş izlerini gösteremedin, anlatamadın. Anlatmaktan hep kaçtın. Sen orada ağladın, ben burada; gözyaşlarımız aynı satırların içine aktı. Ama Akif Selim… Artık ne sen oradaydın ne de ben burada.’’