Osmanlı Devleti ile Amerika A.B.D.ilişkileri, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 500 yıl, Amerika’nın bağımsızlığına kavuşmasından ise 10 yıl sonra başlar. 1795 Trablus Sözleşmesi’ne göre Amerika, Osmanlı'ya Akdeniz'de gemilerinin korunması karşılığı, 20 yıl boyunca yüklü bir haraç ödemiştir.
1850 yıllarına gelindiğinde Amerikan Devleti komşusu Meksika ile savaş halindedir. Çöl ve kurak olan bu bölgede, develer olmadan savaşı kazanamayacağını ve bölgeyi kontrol edemeyeceğini kısa zamanda anlar. Bunun için deve temini gereklidir. Amerika kıtasında bulunmayan develerin edinimi için önce kendi başkanını ikna eden Amerikan Ordusu, daha sonra Osmanlı Padişahı 1. Abdülmecid'in iradesini de almak zorunda kalır. Deve temini amacıyla senatodan, 30.000 dolar bütçe çıkaran genç Amerika Cumhuriyeti, US Supply adlı bir yelkenli gemiyi Osmanlı topraklarına yollar. O zamanlar bir Osmanlı toprağı olan Ürdün'ün, kervan geçer çöllerinde başlayan hikâyemiz, Amerika’nın Batısına kadar da uzanıyor. Osmanlı'nın Ege'deki başlıca ticaret limanı olan İzmir'den, bu kez deniz yolculuğuna çıkan develerimiz, Okyanus aşarak, kovboylar diyarı Teksas'ın İndianola Limanına varıyor. Arizona ve Kalifornia'nın çöl bölgelerinde dolaşan İzmir'li develerin başında, Hacı Ali adlı bir Osmanlı vatandaşı vardır. Bu kıtaya gelince adı Hi Jolly oluyor ve Amerikan ordusunda kervan sürücü, izci, postacı olarak 30 yıl görev yapıyor. Ürdün'de Petra, Suriye'de Şam ve Sayda kentleri, İzmir'de Kemeraltı ve Kervan Köprüsü, İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı gibi yerlerde geçen olaylar; Osmanlı-Rus Kırım Harbi, Amerika'da Meksika savaşı ve İç savaş, California-Arizona Kervan Yolu (araba Yolu) keşifleri, Vahşi Batıda altına hücum, Los Angeles, San Francisco, Sacremento gibi yerlerde devam ediyor. Ve Arizona Çölü’nde, Quartzsite adlı küçük kasabadaki, Anıt Mezarda son buluyor. Bununla kalmayıp, “Kızıl Hayalet” adı verilen devenin sürücüsü olarak efsanelerde günümüze dek yaşıyor. Adına besteler yapılıyor, Festivaller düzenleniyor ve Vahşi Batı'nın unutulmaz kahramanlarından biri oluyor bizim Hacı Ali, yani nam-ı diğer Hi Jolly. Diğer hikâyelerin aksine, burada geçen olaylar, yerler ve kişiler ise tamamen gerçektir.
Osmanlı Devleti ile Amerika A.B.D.ilişkileri, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 500 yıl, Amerika’nın bağımsızlığına kavuşmasından ise 10 yıl sonra başlar. 1795 Trablus Sözleşmesi’ne göre Amerika, Osmanlı'ya Akdeniz'de gemilerinin korunması karşılığı, 20 yıl boyunca yüklü bir haraç ödemiştir.
1850 yıllarına gelindiğinde Amerikan Devleti komşusu Meksika ile savaş halindedir. Çöl ve kurak olan bu bölgede, develer olmadan savaşı kazanamayacağını ve bölgeyi kontrol edemeyeceğini kısa zamanda anlar. Bunun için deve temini gereklidir. Amerika kıtasında bulunmayan develerin edinimi için önce kendi başkanını ikna eden Amerikan Ordusu, daha sonra Osmanlı Padişahı 1. Abdülmecid'in iradesini de almak zorunda kalır. Deve temini amacıyla senatodan, 30.000 dolar bütçe çıkaran genç Amerika Cumhuriyeti, US Supply adlı bir yelkenli gemiyi Osmanlı topraklarına yollar. O zamanlar bir Osmanlı toprağı olan Ürdün'ün, kervan geçer çöllerinde başlayan hikâyemiz, Amerika’nın Batısına kadar da uzanıyor. Osmanlı'nın Ege'deki başlıca ticaret limanı olan İzmir'den, bu kez deniz yolculuğuna çıkan develerimiz, Okyanus aşarak, kovboylar diyarı Teksas'ın İndianola Limanına varıyor. Arizona ve Kalifornia'nın çöl bölgelerinde dolaşan İzmir'li develerin başında, Hacı Ali adlı bir Osmanlı vatandaşı vardır. Bu kıtaya gelince adı Hi Jolly oluyor ve Amerikan ordusunda kervan sürücü, izci, postacı olarak 30 yıl görev yapıyor. Ürdün'de Petra, Suriye'de Şam ve Sayda kentleri, İzmir'de Kemeraltı ve Kervan Köprüsü, İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı gibi yerlerde geçen olaylar; Osmanlı-Rus Kırım Harbi, Amerika'da Meksika savaşı ve İç savaş, California-Arizona Kervan Yolu (araba Yolu) keşifleri, Vahşi Batıda altına hücum, Los Angeles, San Francisco, Sacremento gibi yerlerde devam ediyor. Ve Arizona Çölü’nde, Quartzsite adlı küçük kasabadaki, Anıt Mezarda son buluyor. Bununla kalmayıp, “Kızıl Hayalet” adı verilen devenin sürücüsü olarak efsanelerde günümüze dek yaşıyor. Adına besteler yapılıyor, Festivaller düzenleniyor ve Vahşi Batı'nın unutulmaz kahramanlarından biri oluyor bizim Hacı Ali, yani nam-ı diğer Hi Jolly. Diğer hikâyelerin aksine, burada geçen olaylar, yerler ve kişiler ise tamamen gerçektir.