Bu çalışmada, tasavvuf tarihinde önemli ve farklı bir yeri olan, H. 4./M. 10. asırda yaşamış ve hadisle ilgilenmiş zâhid ve sûfîlerle, sûfî meşrebli muhaddisler incelenmiş; onların hadis anlayışları ile kullanmış oldukları hadislerin durumları ele alınmıştır.
Böyle bir çalışma iki yönden önem taşımaktadır: Evvelâ, sûfîlerin hadis anlayışları, hadisçilere ve hadis ilimlerine karşı tavırları ile, bilhassa konularıyla ilgili seçmiş oldukları hadislerin durumları hep merak konusu olmuştur. Çünkü bu kesime mensub kimselerden bazılarının iyi niyetle de olsa, hadisçiler tarafından şiddetli bir şekilde tenkit edilen hadis uydurma faaliyetine adlarının karıştığı tarihen tespit edilmiştir. Böyle bir uygulama hepsinde var mıdır, yoksa ilgilenmiş oldukları alanda zayıf hadisle amele yumuşak bakılması mı buralara götürmüştür, ya da cehalet mi bunda etkili olmuştur? Hadis ilimleriyle iştigal edenlerde de bu hata görülmekte midir? İşte, benzer hususlar hep merak edilmiştir.
Ayrıca; tetkik edilen asrın, tasavvuf tarihinde farklı bir yeri vardır. Bu asırda, daha önce başlatılan ve tasavvufa Kur’ân ve Sünnet’ten kaynak bulma, tasavvufu Sünnî bir temele oturtma gayretleri olgunlaşmış ve ürünleri alınmaya başlamıştır. Nitekim Sünnî tasavvufun temel kaynakları bu dönemde kaleme alınmıştır. Tasavvuf, aynı zamanda, yine bu asırda, ricali ve kaynakları ile müstakil bir ilim olma çabası içerisindedir.
Yukarıda değindiğimiz meselelere ışık tutmayı hedefleyen bu eser, H. 4./M. 10. asırdaki muhaddis sûfîleri ile sûfî muhaddislerinin tesbiti cihetine giderek, tasavvuf-hadis münasebetinin ortaya konulmasına yardımcı olmayı hedeflemektedir.
Bu çalışmada, tasavvuf tarihinde önemli ve farklı bir yeri olan, H. 4./M. 10. asırda yaşamış ve hadisle ilgilenmiş zâhid ve sûfîlerle, sûfî meşrebli muhaddisler incelenmiş; onların hadis anlayışları ile kullanmış oldukları hadislerin durumları ele alınmıştır.
Böyle bir çalışma iki yönden önem taşımaktadır: Evvelâ, sûfîlerin hadis anlayışları, hadisçilere ve hadis ilimlerine karşı tavırları ile, bilhassa konularıyla ilgili seçmiş oldukları hadislerin durumları hep merak konusu olmuştur. Çünkü bu kesime mensub kimselerden bazılarının iyi niyetle de olsa, hadisçiler tarafından şiddetli bir şekilde tenkit edilen hadis uydurma faaliyetine adlarının karıştığı tarihen tespit edilmiştir. Böyle bir uygulama hepsinde var mıdır, yoksa ilgilenmiş oldukları alanda zayıf hadisle amele yumuşak bakılması mı buralara götürmüştür, ya da cehalet mi bunda etkili olmuştur? Hadis ilimleriyle iştigal edenlerde de bu hata görülmekte midir? İşte, benzer hususlar hep merak edilmiştir.
Ayrıca; tetkik edilen asrın, tasavvuf tarihinde farklı bir yeri vardır. Bu asırda, daha önce başlatılan ve tasavvufa Kur’ân ve Sünnet’ten kaynak bulma, tasavvufu Sünnî bir temele oturtma gayretleri olgunlaşmış ve ürünleri alınmaya başlamıştır. Nitekim Sünnî tasavvufun temel kaynakları bu dönemde kaleme alınmıştır. Tasavvuf, aynı zamanda, yine bu asırda, ricali ve kaynakları ile müstakil bir ilim olma çabası içerisindedir.
Yukarıda değindiğimiz meselelere ışık tutmayı hedefleyen bu eser, H. 4./M. 10. asırdaki muhaddis sûfîleri ile sûfî muhaddislerinin tesbiti cihetine giderek, tasavvuf-hadis münasebetinin ortaya konulmasına yardımcı olmayı hedeflemektedir.