Mutlak manada fakirlik ve zenginlik tek başına bir değer değildir. İslâm dini, fakirliği hiçbir şekilde kutsamaz, fazilet olarak kabul etmez, onu sıkıntı, sefâlet ve ızdırap olarak görür, ondan kurtulmanın gerekliliği üzerinde durur. Dolayısıyla ne din adına dünyanın dışlanması, ne de dünya adına dinin dışlanması söz konusudur. Çalışma olmadan ne dünya, ne de âhiret nimetlerine kavuşulamayacağı gibi, bu dünyadaki ve âhiretteki mutluluğa da kavuşulamaz. Allah’ın salih kullarına vâris kıldığı yeryüzü, sâlihlerin tembelliği yüzünden bozguncuların eline geçtiği takdirde tembel ve ihmalkâr davrananların hepsi bundan sorumludur. İşte bu kitabımızda çalışma hayatı, tevekkül, kanaat, dilencilik, dünya-ahiret dengesi, fakirlik ve zenginlik, Hz. Peygamber’in mal varlığı, zengin sahabiler, zühd gibi günümüz insanını yakından ilgilendiren konular ilmi çerçevede örneklerle işlenmektedir.
Mutlak manada fakirlik ve zenginlik tek başına bir değer değildir. İslâm dini, fakirliği hiçbir şekilde kutsamaz, fazilet olarak kabul etmez, onu sıkıntı, sefâlet ve ızdırap olarak görür, ondan kurtulmanın gerekliliği üzerinde durur. Dolayısıyla ne din adına dünyanın dışlanması, ne de dünya adına dinin dışlanması söz konusudur. Çalışma olmadan ne dünya, ne de âhiret nimetlerine kavuşulamayacağı gibi, bu dünyadaki ve âhiretteki mutluluğa da kavuşulamaz. Allah’ın salih kullarına vâris kıldığı yeryüzü, sâlihlerin tembelliği yüzünden bozguncuların eline geçtiği takdirde tembel ve ihmalkâr davrananların hepsi bundan sorumludur. İşte bu kitabımızda çalışma hayatı, tevekkül, kanaat, dilencilik, dünya-ahiret dengesi, fakirlik ve zenginlik, Hz. Peygamber’in mal varlığı, zengin sahabiler, zühd gibi günümüz insanını yakından ilgilendiren konular ilmi çerçevede örneklerle işlenmektedir.