Cenâb-ı Hakk’a (c.c) hamd ü senâ, on sekiz bin âlemi yüzsuyu hürmetine yarattığı habîb-i edîbi Hz. Muhammed Mustafa’ya salât ü selâm olsun.
O’na kayıtsız şartsız iman eden, nübüvvet vazifesinde kendisine yardımcı olan, kutsal iki emanetini (Kur’ân ve Sünnet) vefatından sonra beşeriyete eksiksiz olarak ulaştıran Sahâbe-i Kirâm hazerâtından Allahü Teâlâ (c.c) ebeden razı olsun.
Asr-ı Saâdet’ten günümüze Peygamber âşıkları hep var olagelmiştir. Peygamber muhipleri, Efendimiz sallallâhü aleyhi ve selleme olan derin sevgilerini birbirinden enfes şiirlerle, nesirlerle, maddi-manevi türlü fedakârlıklarla ve örnek yaşantılarıyla ortaya koymuşlardır.
Hz. Peygamber’e bu denli medfûn olabilmek ise öncelikle ilimle mümkündür. Bilhassa da hadis ilmiyle…
Cenâb-ı Hakk’a (c.c) hamd ü senâ, on sekiz bin âlemi yüzsuyu hürmetine yarattığı habîb-i edîbi Hz. Muhammed Mustafa’ya salât ü selâm olsun.
O’na kayıtsız şartsız iman eden, nübüvvet vazifesinde kendisine yardımcı olan, kutsal iki emanetini (Kur’ân ve Sünnet) vefatından sonra beşeriyete eksiksiz olarak ulaştıran Sahâbe-i Kirâm hazerâtından Allahü Teâlâ (c.c) ebeden razı olsun.
Asr-ı Saâdet’ten günümüze Peygamber âşıkları hep var olagelmiştir. Peygamber muhipleri, Efendimiz sallallâhü aleyhi ve selleme olan derin sevgilerini birbirinden enfes şiirlerle, nesirlerle, maddi-manevi türlü fedakârlıklarla ve örnek yaşantılarıyla ortaya koymuşlardır.
Hz. Peygamber’e bu denli medfûn olabilmek ise öncelikle ilimle mümkündür. Bilhassa da hadis ilmiyle…