“Toplumsalı sadece toplumsal olanla açıklamak”... Hafıza çalışmalarının modern babası olarak nitelenen Maurice Halbwachs, bu Durkheim’ci ilkeyi kendine şiar edinerek çıkar yola. Hafızanın Toplumsal Çerçeveleri, bu maha-retli düşünürün, en çok tartışılmış ve hakkında en çok ihtilafa düşülmüş eseridir kuşkusuz. Halbwachs, bu kurucu eserinde, sosyolojinin nüfuz sahasını insanın total bilimi olarak temellendirmek amacıyla, onu en bireysel görülebilecek bir deneyim alanına sokar: “hafıza”, tıpkı başka tematikler üzerinden daha önce Durkheim’in İntihar’da yaptığı gibi ve çok daha sonraları da Bourdieu’nün “beğeni” üzerinden yapacağı gibi. Burada temel argüman, basit olduğu kadar kurucudur da: Felsefecilerin diliyle “kategoriler” veya farklı söylemek gerekirse tüm zihinsel şemalar “toplumsaldır”; hafıza ise, bu bağlamda, geçmişe ait dönemlerin bireysel düzeyde muhafazası değil, bunların ko- lektif surette bir yeniden üretimidir. Bu şekilde toplumsal, bireyselliği oluşturan şeyin kalbine kadar izini bırakır. Sonuç olarak, Yüzyılın ilk yarısının Fransız sosyologları arasında, bireyin toplumsal olarak izahını en ileriye taşımış düşünürlerden biridir Halbwachs. İlginç bir biçimde, Türk sosyolojisine oldukça erken bir dönemde, öğrencileri Ömer Lütfi Barkan ve Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu üzerinden nüfuz etmiş bir düşünürdür de o. 2016 yılında, talihsiz sayılabilecek bir gecikmenin ardından bugün Türkçede... Buyurunuz.
“Toplumsalı sadece toplumsal olanla açıklamak”... Hafıza çalışmalarının modern babası olarak nitelenen Maurice Halbwachs, bu Durkheim’ci ilkeyi kendine şiar edinerek çıkar yola. Hafızanın Toplumsal Çerçeveleri, bu maha-retli düşünürün, en çok tartışılmış ve hakkında en çok ihtilafa düşülmüş eseridir kuşkusuz. Halbwachs, bu kurucu eserinde, sosyolojinin nüfuz sahasını insanın total bilimi olarak temellendirmek amacıyla, onu en bireysel görülebilecek bir deneyim alanına sokar: “hafıza”, tıpkı başka tematikler üzerinden daha önce Durkheim’in İntihar’da yaptığı gibi ve çok daha sonraları da Bourdieu’nün “beğeni” üzerinden yapacağı gibi. Burada temel argüman, basit olduğu kadar kurucudur da: Felsefecilerin diliyle “kategoriler” veya farklı söylemek gerekirse tüm zihinsel şemalar “toplumsaldır”; hafıza ise, bu bağlamda, geçmişe ait dönemlerin bireysel düzeyde muhafazası değil, bunların ko- lektif surette bir yeniden üretimidir. Bu şekilde toplumsal, bireyselliği oluşturan şeyin kalbine kadar izini bırakır. Sonuç olarak, Yüzyılın ilk yarısının Fransız sosyologları arasında, bireyin toplumsal olarak izahını en ileriye taşımış düşünürlerden biridir Halbwachs. İlginç bir biçimde, Türk sosyolojisine oldukça erken bir dönemde, öğrencileri Ömer Lütfi Barkan ve Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu üzerinden nüfuz etmiş bir düşünürdür de o. 2016 yılında, talihsiz sayılabilecek bir gecikmenin ardından bugün Türkçede... Buyurunuz.