Birgün eşek ve at değirmene gidiyorlarmış. Eşeğin sırtında iki çuval buğday varmış, yükü ağır olduğundan ağır ağır adımlarla yürüyormuş, at'ın sırtı boş olduğundan hızlı hızlı koşuyormuş aşağıya doğru.
- Oh! demiş eşek.
- Ne kadar çok ağır geliyor bu çöllük çuvallar! Nefessiz kaldım. Düşersem öleceğim. At kardeş, yalvarıyorum sana yardım et bana! Söyle sahibine, çuvalın birini senin sırtına koysun.
Ama at duymazlıktan geliyormuş ve yükü ağır olan arkadaşını umursamıyormuş...
Birgün eşek ve at değirmene gidiyorlarmış. Eşeğin sırtında iki çuval buğday varmış, yükü ağır olduğundan ağır ağır adımlarla yürüyormuş, at'ın sırtı boş olduğundan hızlı hızlı koşuyormuş aşağıya doğru.
- Oh! demiş eşek.
- Ne kadar çok ağır geliyor bu çöllük çuvallar! Nefessiz kaldım. Düşersem öleceğim. At kardeş, yalvarıyorum sana yardım et bana! Söyle sahibine, çuvalın birini senin sırtına koysun.
Ama at duymazlıktan geliyormuş ve yükü ağır olan arkadaşını umursamıyormuş...