Zatıma, Hallac-ı Mansur derler…
Aşk’ın elinden, Dost’un ilinden ve Hakk’ın dilinden bir kelime idim.
Sonra dile geldim de kendime ‘Bir’ anlam verdim.
Gördüm ki, her kapı O’na çıkıyor.
Her çiçekte ‘O’ kokuyor…
Benim yerime sizinle konuşan aslında hep ‘O!’
Anladım ki; O, benimle kendime bakmak istemiş…
‘İşte böyle sevilir’, demeye getirmiş.
‘İşte böyle, Dost için gerekirse ölünür’, demek istemiş…
Hikâyemizin mutlu sonla bitmediğini kim söylebilir?
En başından beri Bir’dik.
Ve en sonunda da ‘Bir’ olduk.
Son sözüm: “Bizim hikâyemizi okumadan, kendi hikâyenize başlamayın derim…”
Unutmayın!
Hakk’lı bir aşk için gerçekten ölmeye değer….
Zatıma, Hallac-ı Mansur derler…
Aşk’ın elinden, Dost’un ilinden ve Hakk’ın dilinden bir kelime idim.
Sonra dile geldim de kendime ‘Bir’ anlam verdim.
Gördüm ki, her kapı O’na çıkıyor.
Her çiçekte ‘O’ kokuyor…
Benim yerime sizinle konuşan aslında hep ‘O!’
Anladım ki; O, benimle kendime bakmak istemiş…
‘İşte böyle sevilir’, demeye getirmiş.
‘İşte böyle, Dost için gerekirse ölünür’, demek istemiş…
Hikâyemizin mutlu sonla bitmediğini kim söylebilir?
En başından beri Bir’dik.
Ve en sonunda da ‘Bir’ olduk.
Son sözüm: “Bizim hikâyemizi okumadan, kendi hikâyenize başlamayın derim…”
Unutmayın!
Hakk’lı bir aşk için gerçekten ölmeye değer….