Tuncay Özkan bu kitapta, senelerdir Silivri Esir Kampında yaşadıklarını ve hapishane deneyimlerini okurlarıyla paylaşıyor.
Sırf muhalif olduğu için sabaha karşı polis baskınlarıyla evinden alınıp götürülenlerin, hapse atılanların ya da atılmayı bekleyenlerin yaşadıklarını gözler önüne seriyor.
Özkan, yurttaşların adını sadece televizyonlardan duyduğu örgütlere üye olduğu iddiasıyla tutuklanmaktan çekindiği günümüz Türkiye'sinde, korku imparatorluğundan sıyrılıp gerçeklerle yüzleşmek adına bir başucu kitabı sunuyor.
Böyle bir haksızlık karşısında hayata nasıl tutunulması gerektiğinin ipuçlarını veriyor.
Özgürlüğün, insanın kendi beyninde başladığını anlatıyor herkese. Zira Nâzım Hikmet'in de dediği gibi: Mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele...
Tuncay Özkan bu kitapta, senelerdir Silivri Esir Kampında yaşadıklarını ve hapishane deneyimlerini okurlarıyla paylaşıyor.
Sırf muhalif olduğu için sabaha karşı polis baskınlarıyla evinden alınıp götürülenlerin, hapse atılanların ya da atılmayı bekleyenlerin yaşadıklarını gözler önüne seriyor.
Özkan, yurttaşların adını sadece televizyonlardan duyduğu örgütlere üye olduğu iddiasıyla tutuklanmaktan çekindiği günümüz Türkiye'sinde, korku imparatorluğundan sıyrılıp gerçeklerle yüzleşmek adına bir başucu kitabı sunuyor.
Böyle bir haksızlık karşısında hayata nasıl tutunulması gerektiğinin ipuçlarını veriyor.
Özgürlüğün, insanın kendi beyninde başladığını anlatıyor herkese. Zira Nâzım Hikmet'in de dediği gibi: Mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele...